İzmir Özel Türk Koleji

EĞİTİM: Çocuğunuzun Beyin Gelişimini Doğa Yoluyla Desteklemenin 3 Basit Yolu

17.05.2019 00:00:00

Öğrenmek deyince aklımıza çoğu zaman kağıt ve kalem; bazen de eğitici bir program izlemek veya bir eğitimcinin konuşmasını dinlemek geliyor. Ancak ebeveynler olarak, hareket etmenin, özellikle de serbest oyun zamanında hareket etmenin beyin gelişimine ne kadar büyük bir katkı sağladığını bilmemiz kritik öneme sahip. Hareket, öğrenmeyi başlatan ilk unsurdur. İşte, çocuğunuzun beyin gelişimini en iyi şekilde tamamlamasını sağlayacak kadar hareket etmesini sağlayacak üç yöntem…

1) Çocuklarınıza denge alıştırmaları yapmaları için fırsatlar yaratın

Çocukların kendiliğinden dengede kalmalarını gerektirecek aktiviteler peşine düştüklerini fark ettiniz mi hiç? Sokak kaldırımlarını ve koltuk kenarlarını aklınıza getirin mesela. Çocukların denge becerilerini geliştirmeye ve giderek daha zorlu alanlarda denge kurmaya yönelik aktiviteler bulma konusunda doğuştan gelen bir motivasyonları var. Örneğin bebekler, yuvarlanarak ve dik durmaya çabalayarak sürekli denge kurmaya çalışırlar. Yürümeye yeni başlayan çocuklar ise kütüklerin üzerinde dengede durmaya çalışırlar. Okul çağındaki çocuklar da diğer tarafa geçme amacıyla su birikintilerindeki kütüklerin üzerinde durmaya çalışırlar. Ortaokul ve lise öğrencileri ise ip üstünde yürüme oyunları gibi denge becerilerini test eden aktivitelere bayılırlar. Çocukların bedenleri ve kasları daha koordine hale geldikçe beyin kapasiteleri de artar. Yüksek akademik başarı, yüksek zindelikle ilişkilidir. 

Çocuklarınızı dışarı çıkarın ve farklı yüzey türlerine maruz kalmalarını sağlayın. Engebeli yüzeylerde hareket etmek denge becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Beraber yürüyüş yapın, çocuklarınızın yere düşmüş ağaçlara ve kütüklere tırmanmaya karşı doğal bir istek duyduklarını göreceksiniz. Çocuklarınız vücutlarını test ediyor ve daha zorlu görevlere adım atıyorken onları yüreklendirin. Tüm bu denge alıştırmaları akademik başarılarına da katkı sağlayacak.

2)  Çocuklarınıza tüm duyularını kullanabilecekleri ortamlar sağlayın

Duyularımızın her biri beynimize doğrudan bilgi taşır. Çocuğunuzun su kenarında oyun oynarken kullandığı tüm o duyu organlarını bir düşünün: Aynı anda suyun soğukluğunu, ayaklarının altındaki taşları, ve parmaklarının arasına giren çamuru hissediyorlar. Suyun sıçrama ve hareket etme sesini; böceklerden ve kuşlardan oluşan “koronun” sesini duyuyorlar. Binbir türlü renk görüyorlar. Yansımaları görüyorlar. Farklı şekillerde ve boyutlarda birçok nesne görüyorlar. Sıçrattıkları suyun tadını alıyorlar. Hatta belki birazcık çamurun bile tadına bakıyorlar. Ve tabii, doğanın eşsiz kokusunu içlerine çekiyorlar.

Bedenimizin her bir köşesi bilgi almak ve bu bilgiyi beyne göndermek için tasarlanmıştır. Çocuklarımızın duyularını kullanabilecekleri farklı çevrelerde ne kadar çok vakit geçirmelerini sağlarsak, beyin gelişimlerine de o kadar katkı sağlamış oluruz.

Çocuklarınızı dışarı çıkarın ve tüm duyularını kullanarak keşfetmelerine olanak sağlayın. Dışarıda ne kadar çok kalırlarsa o kadar iyi! Değişik ortamlar bulmaya çalışın: Tarla, dere, plaj veya orman olabilir. Doğanın en güzel yönlerinden biri şu: Hep aynı yere gitseniz bile, o bölge doğal olarak sürekli değiştiği için çocuğunuza sunacak farklı şeylere her zaman sahip oluyor. 

3) Çocuklarınızın doğal ortamlarda gözlerini güçlendirmeleri için fırsat yaratın 

Hareket etmek üzerine düşündüğümde aklıma ilk gelen şey gözlerim olmuyor, ama aslında görmenin hareketle oldukça yakın bir ilişkisi var. Her hareket edişimizde gözlerimiz bize uyum sağlıyor ve yeni bilgiler alıyor. Gözlerimiz ne kadar çok hareket ederse o kadar çok güçleniyor ve beyinle arasındaki ilişki de kuvvetleniyor. Gözlerimizle takip etmek okumanın çok büyük bir parçası, bu nedenle de çocuğumuzun okuma yaşına geldiğinde güçlü göz kaslarına sahip olmasını isteriz.

Kapalı alanda bir şeylere bakmak ile açık havada bir şeylere bakmak arasındaki farkları bir düşünün. Açık havadaki uyarıcıların sayısı neredeyse sonsuz. Yerinde durmayan bulutlar, uçan kuşlar, uçuşan yapraklar, yerde hareket eden minik böcekler… Ayrıca, dört duvar arasında neredeyse hiçbir şey değişmezken, açık havada aynı yere gitseniz bile uyarıcı etkenler hava durumuna, mevsime ve diğer faktörlere bağlı olarak sürekli değişir. Dışarıdayken, güneş ışınları önce doğrudan gözünüze, oradan da beyninize giriş yapar ve sizi anında mutlu eder. Rahat ve iyi bir ruh hali içinde olan bir çocuk, endişeli veya morali bozuk olan bir çocuğa göre öğrenmeye daha hazırdır. Beraber yürüyüş yaparken bebeklerinizin gözleri nasıl gözüküyor, bir düşünün. Siz onu kucağınızda taşırken, onun gözleri ileri-geri attığınız her bir adıma uyum sağlamakla meşguldür. Yani sadece yürürken bile çocuğunuzun gözlerini geliştirmesine ve beynini organize etmesine yardımcı olursunuz. 

Çocuğunuzun gözlerinin açık havanın geniş fırsatlarından yararlanmasına, çocuğunuzun sıklıkla ve uzun süreler boyunca doğal ortamlarda vakit geçirmesine izin verin. 

Çocuğunuzun dışarıda oyun oynamasına izin vermek harcayacağınız vakte kesinlikle değer! Kendinize bir hedef belirleyin. Bunu programınızda öncelik haline getirin. Zaman içinde akademik başarıya da katkıda bulunacağından emin olabilirsiniz.   

Kaynak: https://1000hoursoutside.com/blog/3-easy-ways-to-help-your-child-academically-using-nature