Çocuğunuzun kaba biri olduğundan endişe duyduğunuz oldu mu hiç? Ya da sizin zorunuz olmadan bir teşekkür etmesini dilediğiniz? Empati, çocuklarda geliştirilebilir ve teşvik edilebilir bir beceridir. Eğitimpedia’da yazılarına yer verdiğimiz psikiyatrist Daniel Siegel ve sosyal hizmetler uzmanı ve psikoterapist Tina Payne Bryson bunu nasıl yapabileceğinizi açıklıyor.
Yeni yürümeye başlayan çocuğunuz başınıza bir oyuncakla vurduğunda ve canınız gözle görülür bir biçimde yanmasına rağmen gülmeye başladığında, büyüdüğünde şefkatli ve empati becerisi yüksek birine dönüşeceğini hayal etmek oldukça zor olabilir. Ya da beş yaşındaki çocuğunuz pelerinini giyerek evdeki herkesten yaptığı işi bırakmasını ve asla bitmek bilmeyen sihizbazlık gösterisinin izlenmesini talep ettiğinde (gösteri bitene kadar tuvalete bile gidemezsiniz!), onun bu benmerkezciliği başkalarını düşünen biri haline gelip gelemeyeceği konusunda kaygılandırabilir sizi.
Beynin empatiden sorumlu kısmının küçük çocuklarda henüz yeterince gelişmemiştir.
16 yaşında, tipik çocuk davranışları sergileyen ve birçok yönden çoğu ergenle aynı sorunlara ve bencilliğe sahip bir oğlan tanıyoruz, ona Devin diyelim. Bazen mantıksız kararlar verebiliyor ve zaman zaman kız kardeşine kaba davranışlarda bulunuyor. Ancak genellikle, sürekli olarak bencilliğini bastırma becerisi göstermekle birlikte şefkatli ve düşünceli davranışlar sergiliyor. Yakın zamanda babasının doğum günüydü ve Devin bu özel günde babasıyla birlikte olabilmek için arkadaşlarıyla önceden kararlaştırdığı bir planını iptal etmeyi teklif etti. Ayrıca düzenli olarak büyükanne ve büyükbabasına sarılıyor ve otobüs yolculukları sırasında diğer insanlara kendiliğinden yer veriyor.
Devin’in doğuştan empati yeteneğine sahip insanlardan biri olduğunu varsayabilirsiniz.Ancak yanılmış olursunuz. Devin küçükken, ailesi onun hakkında epey endişeleniyordu çünkü ortaokula başlamak üzere olan bir ilkokul öğrencisiyken bile başkalarının duygularını önemsemeye ve bakış açılarını anlamaya doğuştan bir yeteneği olduğuna dair çok az gösterge vardı. Doğum günü pastasının ilk, pizzanın ise kalan son dilimini hep Devin kapardı. Başkası üzüldüğünde bunu umursamazdı ve açıkçası, kız kardeşine ve bazen de okuldaki arkadaşlarına zorbalık yapardı.
Ebeveynlerin çoğu, çocuklarında bencil özellikler gördüğü zaman telaşa kapılıyor. Bize bu kaygılarından bahsettiklerinde, onlara beynin empatiden sorumlu kısmının küçük çocuklarda henüz yeterince gelişmediğini hatırlatıyoruz. Empati ve insanları önemseme, öğrenilen becerilerdir. Ebeveynleri, çocuklarında şu anda gözlemledikleri bencil davranışları genellememeleri gerektiği konusunda uyarıyoruz. Doğrusu, çocukların önce kendilerini düşünmeleri gelişimsel olarak tipik bir davranıştır ve onlara hayatta kalmak için daha iyi bir şans verir.
Size önemli bir gerçeği hatırlatalım: Ebeveyn olarak yapmanız gereken tek şey, “şu an”a odaklanmak.
Evet, çocuğunuzun ömrü boyunca kullanacağı becerileri geliştiriyorsunuz. Ama bunu şu anda yapıyorsunuz – tam olarak şu anda. Yani, şu anki deneyimlerinizin çocuğunuzun on beş ya da yirmi yaşında nasıl biri olacağı konusunda sizi endişelendirmesine izin vermek zorunda değilsiniz, çünkü o zamana kadar bir sürü gelişme yaşanacak. Biz gelişim alanını titizlike incelemiş uzmanlar olmamıza rağmen, kendi çocuklarımızın aylar hatta haftalar içinde gösterdikleri gelişime şaşırıyoruz. Bu yüzden herhangi bir aşamanın – bencillik, uyku problemleri, ödev yapmamak vb. – sonsuza dek süreceği konusunda endişe duymayın. Kızınız üniversiteye giderken hala arkadaşlarını ısırıyor olmayacak (Öyle olursa, muhtemelen bizi aramanız gerekir). Yarıyıllar veya mevsimler gibi daha küçük zaman aralıklarında düşünün. Bu aşamayı atlatması için çocuğunuza birkaç ay zaman tanıyın ve siz onu sevdiğiniz, yönlendirdiğiniz; ona öğrettiğiniz ve sürekli destek olduğunuz sürece bunu aşacağını ve gelişmek için ihtiyaç duyduğu becerileri öğreneceğini bilin.
Ebeveynlerimize verdiğimiz en umut verici mesajlardan biri şu: Çocuklarımızın geliştirmesine yardımcı olmak istediğimiz beceriler, gündelik etkileşimler sırasında oluşuyor. Ebeveynlik görevinin en önemli kısmı çocuklarımızla ciddi, anlamlı konuşmalar yapmakla hallolmuyor; aynı zamanda onlarla oynamamız, kitap okumamız, tartışmamız, şakalaşmamız ve beraber vakit geçirmemiz gerekiyor.
Empati söz konusu olduğunda, “Şuna daha fazla önem vermelisin, çünkü…” diye başlayan nutuklar nadiren uzun süreli etki bırakmayı başarır.
Başkalarını dinlemenin, onların düşüncelerini ve bakış açılarını dikkate almanın ve onlara değer vermenin ne demek olduğuna dair sizin oluşturduğunuz örnek çok daha güçlü etkiler yaratacaktır. Böyle bir örnek, özellikle de zor zamanlarında onlara karşı gösterdiğiniz şefkat, çocuklarınızın empati kapasitesini geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Çevrenizdeki insanlar için endişelenmeye sarf ettiğiniz çaba ve başkalarının ihtiyaçlarına karşı sahip olduğunuz farkındalık sayesinde çocuklarınız işlerin bu şekilde yürüdüğünü varsayacak ve empati, dünyaya yaklaşımlarının doğal bir parçası haline gelecektir.
Devin’in ebeveynleri, dikkatini diğer insanların deneyimlerine ve düşüncelerine vermesi ve başkalarının duygularını dikkate almasına yardımcı olmak için zaman harcadı. Ona kitap okurken ve birlikte film izlerken karakterlerin nasıl hissettikleriyle ilgili birçok soru sordular. Karakterlerin duygularına ve motivasyonlarına dair farkındalık yaratarak kendi dünyasından çıkmasına ve kitap sayfalarındaki ya da ekranlardaki insanların da kendininkinden çok farklı çıkarları ve düşünceleri olduğunu fark etmesine yardımcı oldular.
Bundan sonra, gerçek insanlar hakkında benzer sorular sormak oldukça kolay hale geldi. Örneğin, “Bayan Azizi bugün derste biraz üzgün görünüyordu, değil mi? Sabah okuldan önce ona ne olduğunu merak ettim,” diyebildiler. Günlük etkileşimler sırasında basit konuşmalar yapmak ve “Sence Ashley bugün neden üzgün? Ona nasıl yardım edebiliriz?” gibi basit sorular sormak, anlayış, gelişmiş ahlak algısı ve başkalarının düşünceleriyle ilgili daha fazla farkındalık için temel oluşturmaya yardımcı olur.
Negatif duyguları yaşamaya izin vermek
Devin’in empati becerisini geliştirmesine yardımcı olmak için ebeveynlerinin verdiği bir başka karar da kendi negatif duygularını yaşamasına izin vermek oldu. Fazla korumacı ebeveynlere sahip çocuklar, genellikle negatif duyguların deneyimlenmesiyle açığa çıkan empati becerisinin gelişimini tamamlayamıyor. Ebeveynleri Devin’in dikkatini negatif duygularından uzaklaştırmaya veya durumu düzeltmeye çalışmak yerine onun üzgün, öfkeli ya da hayal kırıklığına uğramış hissetmesine her izin verdiğinde Devin’in empati potansiyeli arttı. Çünkü bu sayede, yaşadığı zorluklar başkalarının acılarını anlamak ve tanımlamak için bir fırsat haline gelmiş oldu. Ebeveynleri Devin’i üzgünken de desteklediler elbette, ancak onun dikkatini dağıtmadılar ya da hislerini reddetmediler.
Bunu, Devin daha küçük yaştayken büyükannesi gidiyor diye ağladığında aklını üzüntüsünden uzaklaştırmak için ona kurabiye vermek yerine ona birkaç dakika daha sarılarak yapıyorlardı. Devin’in büyüdükçe daha büyük hayal kırıklıklarıyla yüzleşmesi gerekti doğal olarak. Ortaokul gezisinde iki arkadaşının onu yalnız bırakması sonucu otobüste tek başına oturmak zorunda kaldığı zamanki gibi. Bu sefer de ebeveynlerinin, okuldaki herkesin ondan nefret ettiği ve sonsuza dek arkadaşı olmayacağı ile ilgili korkularını dinlemeleri gerekmişti. Böyle zamanlarda, ebeveynleri onu bir an önce mutlu etmek ve önerilerde bulunmak istiyorlardı aslında, ama bunun yerine onu sevgiyle dinlemeye ve duygusal acının nasıl hissettirdiğini deneyimlemesine izin vermeye gayret ettiler. Kendini ifade ettikten ve deneyimiyle ilgili konuşmaya hazır hale geldikten sonra bu problemi nasıl çözecekleri üzerine konuşmaya ve olayla ilgili daha fazla soru sormaya başladılar. Ancak her seferinde, önce duygularını yaşamasına müsaade ettiler.
Empati hakkında ne kadar çok düşünür ve onu ne kadar çok uygularsak, empati becerimiz de o kadar gelişir.
2016 yılında öğretmenlerle yapılan bir araştırma bu düşünceyi destekliyor. Kaliforniya’daki beş farklı ortaokuldan bir grup öğretmenden, birkaç ay arayla öğrencilerin “yaramazlıklarının” altında yatan sebepleri (ergenler arasındaki zorlayıcı toplumsal dinamikler, vücutlarında ve beyinlerinde gerçekleşen biyolojik ve hormonsal değişimler gibi) belirtmelerini gerektiren iki ayrı online anketi tamamlamaları istendi. Öğretmenler araştırma hakkında bilgi sahibi olduktan sonra akademik başarı ile güvenli, öğrenciyi önemseyen ve saygılı bir eğitim ortamı arasındaki bağlantıyı gösteren öğrenci hikayelerini dinlediler. Anketler, öğrencilerin duygu ve davranışlarının, öğretmenleri tarafından önemsendikleri ve değerli görüldükleri takdirde geliştiğini vurguladı.
Muhtemelen sonuçları tahmin edebilirsiniz. Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında – ırk, cinsiyet, aile geliri ve hatta öğrencilerin başlarını ne sıklıkta derde soktukları önemli olmaksızın – öğretmenlerden öğrencilerinin deneyimleriyle ilgili düşünmeleri istendiğinde uzaklaştırma verilme oranı düştü. Hatta, bu “empati eğitimi”ne katılan öğretmenlerin öğrencilerinin uzaklaştırma alma ihtimali yarı yarıya indi. Özellikle de, uzaklaştırmaların kronik işsizlik ve hapis cezası gibi çok ciddi negatif sonuçlara yol açtığını göz önünde bulundurduğunuzda bu değişim çok daha önemli bir hale geliyor.
Çok sayıda bilimsel çalışma, yalnızca çocuklarda değil, yetişkinlerde de empatinin ne kadar güçlü bir özellik olduğunu gösteriyor. Empati, her birimizin sadece bir “ben” değil, birbirine bağlı bir “biz”in parçası olduğumuzu hatırlamamıza olanak sağlıyor. Bu birleşimi benimsemek, başkalarını önemsememize ve bunun yanı sıra hayatımızı anlamlı, etkileşimli ve daha büyük bir şeyin parçası olarak yaşamamıza imkan veren tamamlanmış bir kişilik oluşturmamıza yardımcı oluyor.