Yemek Vakitlerini Keyifli Bir Sohbete Çevirmek
Çocuklarınızla beraber sofraya oturuyor musunuz? Araştırmalar, ailece yenilen yemeklerin çocuk gelişiminde çok önemli ve yararlı bir etkiye sahip olduğunu söylüyor. Amerikan Pediatri Akademisi’nin raporuna göre, düzenli aile yemekleri, gençlerin daha çok sebze-meyve yemesine yardımcı olurken, özellikle kız çocuklarında yeme bozukluklarının ortaya çıkma riskini azaltıyor. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri de, yemek esnasında geçen konuşmalar. Yemekte geçirilen zamanı, çocukların dünyasına girmek için bir fırsat olarak değerlendirip, keyifli bir sohbete dönüştürmek için uzmanların bazı önerileri var.
Sohbet açmak üzere sorulacaklar, çocukların yaşına göre değişiklik gösterecek olsa da, günlük rutinleriyle ilgili bir soru iyi bir başlangıç olabilir. “Çocuğunuzun gününün nasıl geçtiğini merak etmeniz, onun için önemli anları paylaşmasını sağlamanız ilişkinizi geliştirecektir,” diyor New York’tan klinik psikiyatri doçenti, Dr. Gail Saltz. Yetişkinlerin gününün önemli detaylarını çocuklarıyla paylaşıyor olmalarının da öneminin altını çizen öğretim üyesi, okul çağındaki çocuklar için “Bugün öğrendiğin en ilginç şey neydi?” sorusunun da etkili olduğunu ekliyor. Bu soru, ailenin, çocuğunun heyecanlandığı konuları bilmesi ve bu konularda fırsatlar yaratarak yardım ve teşvikte bulunabilmesi açısından da oldukça önemli bulunuyor.
Çocukların her konu hakkında konuşabileceklerini bilin ve onları gerçekten dinliyor olduğunuzdan emin olun. Bu sohbet sadece ona fasulye yutturmak için sorulan sorulardan ibaret olan bir tuzak olmamalı. Uzmanlar, çocukların anlaşıldığını hissetmelerinin ve aklından geçenleri aileleriyle dürüstçe paylaşabiliyor olmalarının son derece önemli olduğunu belirtiyor. Vancouver-British Columbia’da çocuk ve gençlerin ruh sağlığı alanında çalışmalar yapan Dr. Shimi Kang’ göre, çocukların sorunlu hissettiği konular hakkında konuşulurken, yetişkinlerin benzer durumlarla kendilerinin nasıl başa çıktıklarını anlatmaları çok etkili bir yöntem. Elbette, bu sohbetlerin de yaşlarına uygun hikayelerden seçilmesi gerekliliğinin altı özellikle çiziliyor.
Uzmanlar, çocuklara basitçe “evet” veya “hayır” şeklinde cevaplayabilecekleri sorular sorulmaması gerekliliğinin üzerinde duruyor. “Çocuklarınıza daha spesifik sorular sormalısınız, aksi takdirde tek kelime cevaplardan öteye geçemeyip, çocuğunuzun neler yaptığı hakkında fikir sahibi olamazsınız,” diyor, çocuk psikoloğu Susan Bartell. Çocuklar ve gençlerin, özellikle üzücü, utanç verici veya istenmeyen durumlar söz konusuysa, okulda ne olup bittiğine dair detay vermeye çaba harcamak istemediklerini belirten uzman, endişe verici bir detay hissedildiğinde (“Bugün öğle yemeğinde yalnızdım” cevabı gibi) takipte kalınması gerektiğini de ekliyor.
Tamam, belki de başınızdan geçen şey o kadar da acayip değildi; fakat burada asıl amaç, çocuklara yetişkinlerin kendi günlük hayatlarını onlarla paylaşma isteğinin vurgulanması. Uzman Bartell’e göre, çocuklar gelişimleri gereği zaten benmerkezciler. Dolayısıyla, evdeki diğer insanların başından geçen hikayeleri onlara anlatması, başkalarının hayatlarıyla ilgili durumları da göz önünde bulundurmaları gerekliliğini öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda bir dinleyici olarak kabul görmeleri sayesinde kendilerini iyi de hissettiriyor. Bu sohbetlerde yetişkinlerin başından geçen olaylar hakkında fikirlerinin sorulması da oldukça önemli bulunuyor.
Gelişim psikoloğu Nancy Buck, yemek vakitlerinin, aileler için çocuklarının değer vermelerinin önemli olduğu fikirler ve prensipleri onlara aktarmak, öğretmek için de bir fırsat olduğu kanısında. Bunu bir ders gibi yapmaktan ziyade, onu meraklandıracak ve paylaşım isteğini artıracak şekilde konuşulması önemli. Buck, çocuklara şükretmek, minnettarlık gibi aile değerlerini öğretmenin, ilişkilerini geliştirip mutluluklarını da artıracağını ekliyor.
Çok küçük çocuklar için diyetisyen Jill Castle’ın ise şöyle bir önerisi var: Onlara, “Miden sana ne anlatıyor? Hala aç mı yoksa mutlu mu?” gibi sorular sorulabilir. Yani, tüm yemek sohbetleri yüksek bilinç düzeyinde yapılmak durumunda değil. Castle, açlık, yemek yemek gibi temel içgüdüler hakkında konuşmanın hem çocuklar hem de yetişkinler için yararlı olduğunun ve ebeveynin çocuğun kaç lokma yemesi gerektiğini dikte etmesi yerine bu tip konuşmalarla durumunu anlamaya çalışmasının daha doğru olduğunun da altını çiziyor.
Çocukların duyguları hakkında daha çok bilgi edinmenin yolu, yetişkinlerin, sadece bir olay sorup ona odaklanmak yerine onların tüm günlerini nasıl geçirdikleriyle ilgilenmelerinden geçiyor. Dil bilgisi ve matematik konularındaki gelişimleri gibi, çocukların duygularını da kontrol etmeyi öğrenmeleri büyüme süreçlerinin çok önemli bir parçası. Akranlarıyla iletişim kurdukları kadar ebeveynleri, öğretmenleri ve diğer yetişkinlerle iletişim kurmaları da bu açıdan oldukça önemli. Günlerinin iyi geçip geçmediğini öğrenmek için sorulacak en güzel sorulardan biri de, “Gününü 1’den 10’a kadar puanlasan kaç puan verirdin?” sorusu. Sorunun cevabından, arkasındaki duyguları anlamaya çalışmak gayet iyi bir fırsat.
Çağımızın politik olarak hükmedilen dünyasında çocuklar ve gençler, yetişkinler gibi, başa çıkabileceklerinden fazla bilgiyle yükleniyorlar. Bu durumun anksiyeteye yol açması ve özgür hissetmedikleri konularda endişe ve soruları beraberinde getirmesi oldukça mümkün. Çocukların, duydukları her şeyi kendi dünyalarına adapte edemediklerini belirten Dr. Gail Saltz’a göre, onları endişelerinden biraz olsun kurtarmaya çalışıp sorularını anlayarak cevap vermek gerekiyor.
Yetişkinlerin, çocukların aile planları için karar aşamasında bulunmasına da vakit ayırması gerekiyor. Bunun için de akşam yemeği oldukça uygun bir ortam. Ne yapmak istediklerini, istediklerinin hayatlarında olup biteni yansıtacağı fırsatını da kullanarak, “Bugünlerde en çok ne yapmaktan hoşlanıyorsun?” gibi sorularla, her geçen gün hızla değişen zevklerinden haberdar olmak mümkün.
Çocuklar “akranları tarafından seçilmek” gibi zorlu bir duygusal yükün de altında eziliyor olabilirler. Sosyal çevreleri ve olası sosyal zorlukları hakkında konuşup onları rahatlatmak, yetişkinlerin en önemli görevlerinden. Bu sohbet esnasında pek çok anlamsız mesele ve kavgaya rastlanabileceğini belirten psikiyatr Saltz’a göre, konularla ilgili doğru geri bildirimler yapabilmek adına, rol değiştirme gibi oyunlar, duygularını anlamaya çalışmak açısından oldukça etkili yöntemlerden sayılıyor. Sosyal bağlantılarını anlamak için “Okulda en çok kimlerle konuşuyorsun?” sorusu da yemek sırasında açılabilecek sohbetlerden.
Herhangi bir ders özelinde sorular sormanın, çocuğun duygu ve düşünceleri hakkında daha yoğun bilgiye sahip olmak için etkili bir yöntem olduğu belirtiliyor. Direkt dersin adı sorulmak istenmezse, “Öğle yemeğinden sonraki derslerde neler konuşuldu?” gibi bir soru da yöneltilebilir. Bu sorulara gençler genelde cevap vermek istemezken, daha küçük çocuklar tüm açıklığıyla anlatırlar. Çocukların birkaç cümleyle cevap vermeleri gereken ucu açık sorular sorulmasına özen gösterilmesinin gerekliliği üzerinde duran aile terapisti Russel Hyken, konunun ne olduğunun çok önemi olmadığını, asıl önemli olanın çocuklarla bağ kurma ve ilişkide güven inşa etme olduğunu da ekliyor.
Günün başarısı sorusunun yanı sıra, “Senin için günün en düşük puanlı olayı neydi?” gibi bir soruyla da çocukların iç dünyalarına girmek mümkün. Hatta, bu sırada yetişkinlerin de başarı ve başarısızlıklarını anlatmaları tavsiye ediliyor. “Benzer minvalde başka bir soru ise ‘Bugün seni strese sokacak herhangi bir olay yaşadın mı?’ olabilir,” diyen terapist Hyken, çocuklarla iletişimde olmanın ve onların yetişkinlere güvenmesini sağlayarak, beraber üstesinden gelebileceklerini düşündükleri endişelerini paylaşmalarını sağlamanın da öneminden bahsediyor.
Hazırlayan: Team Behind It