“Dünyada iyi şeyler de oluyor!” dedirten 13 önemli gelişme ve buluş
İnsan psikolojisinin kötüyü düşünmeye ve anlatmaya meyilli olduğu bir gerçek. Kötü haber tez duyulur, olumsuz dedikodular daha hızlı yayılır. Hatta hizmetinden memnun kalmadığımız bir firmayı sosyal medyada yermek için bile, onu övmek için olduğumuzdan daha aceleci davranırız.
Kişisel ve toplumsal olarak olumsuzluklarla sarılıp sarmalanmışken, dünyada iyi giden şeylerin de olduğunu hatırlamak bize rahat bir nefes aldırabilir. Bu yüzden, “dünyada iyi şeyler de oluyor!” dedirten 13 olumlu gelişme ve buluşu sizler için listeledik:
Bilim geliştikçe, eskiden insan hayatını tehdit eden bazı hastalıklar endişe verici olmaktan çıkıyor. Ancak bu, hastalıkların dünya üzerinden silindiği anlamına gelmiyor; çoğu durumda sadece tedavileri bulunmuş oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 1980 yılında yeryüzünden silinen Çiçek Virüsü’nden sonra bir hastalık daha tarihe karışmak üzere: Drakunkuliyaz ya da gine solucanı hastalığı (GWD). Kirli su tüketilmesi yoluyla bulaşan ve birkaç yıl öncesine kadar özellikle Afrika’da yaygın olarak görülen bu hastalık, alınan önlemler ve tedaviler sayesinde günümüzde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insanı etkiliyor ve yakında tamamen ortadan kalkması bekleniyor.
Bu arada çocuk felci de, yeryüzünden silinecek üçüncü hastalık olma yolunda hızla ilerliyor. Kapsamlı aşı programları sayesinde dünya üzerinde çocuk felci %99,9 oranında önlenebilir hale geldi.
Çocuk felci yeryüzünden silinecek üçüncü hastalık olma yolunda hızla ilerliyor. 1988 yılından bu yana global olarak uygulanan GPEI (Global Polio Eradication Initiative) kapsamındaki aşılama kampanyaları sayesinde dünya üzerinde çocuk felci %99,9 oranında azaldı. Öyle ki, 2016’da tüm dünyada 19 çocuk felci vakası görülürken, 2017’de bugüne dek 8 vaka kaydedildi.
ABD’de evinin bahçesindeki havuza düşerek 15 dakika boyunca suyun altında kalan 2 yaşındaki Eden Carlson, basınçlı oksijen tedavisi sayesinde yürüme ve konuşma kabiliyetini geri kazandı. Eden’ın ailesine mutluluk, tıp camiasına ise umut veren bu vaka, makale olarak da yayınlandı. Bu tedavi şeklinin onaylanması durumunda onarılabilecek rahatsızlıkların sayısı oldukça fazla.
Birkaç ay önce Manchester Üniversitesi’nden bilim insanlarının başını çektiği bir ekip, deniz suyunu tuzdan tamamen arındırabilen grafen oksit bir zar yaptıklarını duyurdu. Henüz sadece laboratuvar ortamında denenip onaylanan bu gelişme sayesinde, hızla eskittiğimiz Dünya üzerinde hayatın sürdürülebilirliği açısından önemli gelişmeler olabilir.
Karşıtlarının sayısı oldukça fazla olsa da, nükleer enerji araştırmaları son hızla devam ediyor. Nükleer füzyon ile sınırsız denebilecek kadar yüksek miktarda enerji üretilebileceği düşünülse de, bilim insanları bu denli güçlü bir reaksiyonu kontrol altında tutacak bir cihaz üretememişlerdi… Ta ki, 2015’te Almanya, ardından da Güney Kore, Çin ve İngiltere nükleer füzyon reaktörlerini ortaya çıkarana dek. Bu gelişmeler ışığında MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) araştırmacıları 2030 yılı civarında nükleer füzyonlu elektrik şebekeleri görmemizin olası olduğunu düşünüyor. Bu, nükleer enerjiye dair kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmasa da, fizik dümyası açısından oldukça önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor.
Belki de Dünya turu hayalleri için emekliliği beklemeye gerek yoktur? Tesla Motors ve PayPal kurucu ortaklarından Amerikalı mühendis, mucit ve girişimci Elon Musk, hyperloop adını verdiği tübüler seyahat sistemi ile 30 dakika gibi bir sürede 350 km yol alınabilecek bir taşıma sistemi kurma planlarını duyurdu. Hatta Hyperloopinşasına Amerika, Hollanda, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nde başlandı bile. 2021 yılı itibariyle Amsterdam ile Paris arasında sistemin işler hale gelmesi bekleniyor.
NASA gerçekleştirdiği tüm araştırmaların sonuçlarını halka tamamen açık bir yerde yayınlayacağını duyurdu. Bu haber, bilginin sınırlarını ve kısıtlamalarını yavaş yavaş ortadan kaldırması bakımından epey olumlu bir gelişme. Nasıl ki tıp listeratürü PubMed’den takip ediliyorsa, NASA’nın desteklediği araştırmalara da PubSpace’ten ulaşılabiliyor.
Bilimsel makalelere ulaşmak, özellikle de tüm makaleyi okuyabilmek son derece masraflı. Neyse ki bu durum, yakında düzeltilecek gibi görünüyor. Unpaywall adlı uygulama ve Chrome tarayıcı eklentisi sayesinde, makaleler çevrimiçi olarak ücretsiz okunabiliyor. Uygulama kapsamında tüm, yanlış okumadınız, tüm bilimsel makalelerin yaklaşık dörtte birinin mevcut olduğu iddia ediliyor.
Geçtiğimiz yıl, devasa kara deliklerin çarpışarak birleşmeleriyle oluşan yer çekimi dalgalarının ilk kez gözlenmesi, Einstein’ın Genel Görecelilik Kuramı kapsamındaki yüz yıllık iddiası kanıtlayan bir gelişme oldu. Bunu takiben LIGO Gözlemevi (Laser Interferometer Gravitational-Wave Observatory) iki yer çekimi dalgası daha tespit etti. Bunların sonuncusunda 3 milyar ışık yılı uzaklıktaki kara delikler çarpışmıştı.
Amerika’da gerçekleştirilen küçük fakat önemli bir klinik çalışma, 100 yıllık suramin adlı bir ilacın otizmli çocuklarda semptom tedavisi için kullanılabileceğini öne sürdü. Makaleye göre, aslen uyku hastalığı ve nehir körlüğü gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan suramin, düşük dozlarda çocuklara verildiğinde otizm belirtilerini azaltıyor. Bu durumun kanıtlanması için ileri faz çalışmalara halen ihtiyaç duyulsa da, tedavinin olasılığı dahi otizm açısından umut verici bir gelişme.
MIT’de yapılan bir araştırma, Alzheimer ile ilişkili hafıza kaybının geri döndürülebileceğine dair önemli bir gelişme oldu. Hafıza oluşum sürecine karışan (ve ortalığı karıştıran) enzim, yeni ortaya çıkarılan bir protein sayesinde hedeflenebilir, böylece çalışması engellenebilir hale geldi. Bu da, sürecin sorunsuz olarak işlemesi ve kişinin hafıza sürecinde herhangi bir aksama olmaması demek.
12 yıllık bir klinik çalışma sonunda, hamilelik boyunca B3 vitamini almanın sorunlu doğum ve düşük riskini azalttığı ortaya kondu.
Antibiyotik direnci, yani organizmaların antibiyotiğe bağışıklık kazanıp onlardan etkilenmeyecek hale gelmesi hastalık tedavisini oldukça zorlaştıran bir durum. Birleşmiş Milletler’in toplum sağlığı için ciddi bir tehdit olarak sınıflandırdığı durumun, 2050 yılında yılda 10 milyon kişiyi öldürecek kadar şiddetleneceğini düşünen bilim insanları dahi var.
Bu yılın başlarında yayınlanan bir araştırma, birden çok bakteri suşunda antibiyotik direncini geri döndüren bir molekülün bulunduğunu müjdeledi. Avusturalyalı doktora öğrencisi Shu Lam ise, anbiyotik dahi kullanmadan bakterileri öldüren yıldız şeklinde bir polimer keşfettiğini duyurdu. Bu gelişmeye bakılırsa, bir gün antibiyotik direnci tehditi, antibiyotiğin kendisiyle birlikte tarihe karışabilir.