Üretkenliğinizi artıracak 6 öneri
Ufak değişiklikler büyük farklar yaratabilir.
Pek çok kişi, iş hayatında daha yaratıcı ve de daha üretken olmayı arzu eder. Oldukça sağlam iş disiplinine sahip kişiler bile kimi zaman kendilerini tükenmiş hisseder ve üretkenliklerinin zayıfladığını fark eder. Her ne kadar üretkenliğin sekteye uğramasının pek çok sebebi olsa da bu durumun önüne geçmek için sizin de yapabileceğiniz oldukça basit eylemler mevcut. Masanızı dağınıklıktan kurtarmak ve her yere hatırlatıcılar yapıştırıp kendi dünyanızı kasvetli bir bulut haline getirmekten vazgeçmek de bunlardan biri. Peki üretkenliğinizi artırmak için başka neler yapabilirsiniz?
Homer Simpson’ın “Eğer bir işi yarın yapabiliyorsan, bugün yapma” tavsiyesinin aksine, verilen görevi iki dakika içerisinde gerçekleştirebileceğinizi öngörüyorsanız sakın ertelemeyin. Her ne kadar basit gibi görünse de kısa sürede tamamladığınız bu iş hem üzerinizden bir yükün daha kalkmasını sağlayacak hem de başarma hissiyle birlikte sizi motive edecektir. Erteleyip uzatırsanız bile üzerinize tıpkı bir sakız gibi yapışacak ve sarkacaktır. Tamamlanmayan işiniz, sonunda sizi öyle bir ruh haline getirir ki bu görev de dahil başka hiçbir şeyi yapacak enerjiyi kendinizde bulamazsınız.
Bir billboard çalışmasını söylene söylene baştan mı tasarlıyorsunuz? Ya da tüm yaratıcılığınızı kullanarak, dillere pelesenk olacak bir reklam sloganı mu düşünüyorsunuz? Hangi iş üzerinde çalışıyor olursanız olun, fark etmez. İşe başladığınız ve işi bitirdiğiniz saatleri not edin. Bu süre aralığı, size bir işi ne kadar zamanda bitirebildiğinize dair ortalama bir fikir verecek ve gelecek işlerin teslim tarihi için daha gerçekçi yanıtlar vermenizi sağlayacaktır. Her ne kadar ülkemizde işlerin hep “çok acil” ve “hemen” yetişmesi gerekiyor olsa da siz robot değilsiniz. Ancak işi bitirebileceğiniz süreyle ilgili bir önermede bulunurken farazi bir süre vermek yerine gerçekçi bir aralık sunmanız, hem üretkenliğinizi hem de güvenilirliğinizi artıracaktır.
Verilen teslim tarihleri zaten kısa, bir de tepenizde onlarca yetişmesi gereken iş var. Yöneticiniz masanızın kenarından kafasını uzatıp sizi sorularıyla bunaltıp duruyor. Hemen durup masanızdan uzaklaşın. Telefonunuzu da masada bırakıp, biraz hava alın. Eğer imkânınız varsa, kısa bir yürüyüşe çıkın. Yürürken, sizi zihninizin yoğunluğundan uzaklaştırabilme potansiyeline sahip güzel şarkılar da dinleyebilirsiniz. Yapılan pek çok araştırma, ara verilmeden yapılan çalışmalarda kalitenin düştüğünü gösteriyor. Oysa belli aralıklarda kendinize ayırdığınız zamanı verimli değerlendirip biraz olsun kendinizle baş başa kalabilirseniz, pek çok işin daha kolay hale geldiğini ve proje bitim tarihlerinin karabasanlar gibi çökmediğini göreceksiniz.
Şu gerçeği kabullenmeniz, hem yaratıcılığınızı hem de üretkenliğinizi de tetikleyecektir: Hiçbir şey kusursuz değildir. Bir işi kusursuz hale getirmek için harcadığınız zamanı hesaplayın. Bu sürede kaç işi daha bitirebileceğinizi gördüğünüzde, aslında üretkenliğinizin önündeki en büyük engelin kendi kusursuzluk takıntınız olduğunu göreceksiniz. Yapabileceğinizin ötesinde bir şey yaratmaya çalışarak boşa zaman tüketmeyin. Yetenekleriniz dahilinde yapabileceğiniz en sağlam işi yapın ve yolunuza devam edin.
Sonunda yaratıcılığınız tetiklendi ve parmaklarınız klavyede yağ gibi kayıyor. Tam da yeni reklam kampanyasının metnini tamamlamak üzereyken, masanızda duran telefonunuza aniden gelen mesaj ile kafanızdaki o müthiş cümle uçup gidiyor. Bu bildirimlere direnmenin ne kadar güç olduğunu biliyoruz ancak siz o anda bakmasanız bile aklınızın bir köşesinde o ses yankılanmayı sürdüreceğinden, tüm üretkenliğiniz ve konsantrasyonunuz bir saniyede uçup gidecektir. Eğer yöneticiniz size imalı bir şekilde neden e-postalarınıza bakmadığınızı soracak olursa, ona tamamladığınız işi gösterin. Gelen bildirim seslerinin ya da titreşimlerinin ne kadar dikkat dağıtıcı ve üretkenliği kısıtlayıcı bir sinyal olduğunu lafla değil, bitirdiğiniz projelerle anlatın. Buna kimse itiraz edemez.
Eğer çalışansanız, buna dair söylenmekten başka yapabileceğiniz çok fazla bir şey yok ancak eğer yönetici pozisyonundaysanız, hem kendinizin hem de ekibinizin üretkenliğini artırmak için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri de anlamsız toplantılar düzenlemeyi bir kenara bırakmak olacaktır. Yapılan araştırmaya göre bir ofis çalışanı, ayda tam 31 saatini hiçbir sonuca bağlanmayan verimsiz toplantılarda harcıyor. Bu süre zarfında kaç iş alınabileceğini ya da kaç projenin tamamlanabileceğini bir düşünün.
Kaynak: http://www.mediacatonline.com/uretkenliginizi-artiracak-6-oneri/