ORYANTASYON / OKULA UYUM SÜRECİ
ANAOKULLARI ORYANTASYON
Çocuğuma önceden okulla ilgili bilgi vermeli miyim?
Çocuğunuzun okula sağlıklı uyumu için okul başlamadan önce ‘okul kavramı ‘ aile içerisinde sohbet içerisinde konuşulmalı ve hikayeler ile desteklenerek anlatılmalıdır. Okul sistemi hakkında kısa bilgiler verilmelidir. Örneğin, oryantasyon sürecinde okula kaç gün gideceği, günün belli saatleri orada olup, sonra yine eve döneceği, okula giderken onu kimin bırakıp alacağı, çocuğun anlayacağı şekilde açıklanmalıdır. Ayrıca okulda öğretmeniyle güvende olacağı, ama bir sorun olursa mutlaka kendilerinin okula gelip çocuğun yanında olacağı bilgisi verilerek çocuğun güven duygusu sağlanmalıdır. Belirsizlikler çocuklar için kaygı yaratır. Okula giderek yeni arkadaşlar edinip yeni oyunlar oynayabileceği bilgisi gibi, çocuğun ilgisini çekecek yönler ön plana çıkarılmalı, okulun bir gereklilik olduğu, bu yüzden 'okula gitmenin zorunluluğu' hakkında uzun konuşmalar yerine, okulun onun için yaparak yaşayarak öğreneceği bir yer olduğu vurgulanmalıdır.
Çocuğumun okuldaki ilk günü nasıl geçecek?
Çocukların okulda geçirecekleri ilk gün için iki olasılık vardır, ya çok ağlarlar ya da hiç ağlamazlar. Hiç ağlamayan çocuklar 4-5 günden sonra ağlayabilir. Eğer ağlıyorsa ayrılma kaygısı yaşıyor olabilirler ve bu her çocuk için oldukça doğal bir durumdur. Ağlamıyorsa yeni geldiği ortamı, oyuncakları merak etmiş, arkadaşlarıyla vakit geçirmek istemiştir, bu da doğaldır. İlk günlerin heyecanı geçip, her gün buraya geleceğini ve her gün aynı arkadaşlarla, aynı oyuncaklarla oynayacağını anladıktan sonra da ağlamaya başlayabilir çocuklar. Bu durum anne-babaları daha da kaygılandırabilir çünkü “okula iyi başlamıştı ne oldu da 4-5 gün sonra ağlamaya başladı? soruları anne babayı daha da yorar. Bu durumda sakin olabilmek ve okul Psikoloğunun desteğini almak önemlidir.
İdeal oryantaston süreci nasıl olmalıdır?
Çocukların bu oryantasyon günlerini sağlıklı geçirebilmeleri için kademeli alışmalarını sağlamak adına ilk günler birkaç saat okulda bulunmaları ve okulu keşfetmeleri, bu süreçte ebeveynlerden birinin çocuğa eşik etmesi önemlidir. İTK Anaokullarında oryantasyon dönemi her yeni kayıt öğrencimiz için bu şekilde yapılandırılmaktadır. Okula adaptasyon sürecinde çocuğun evden sevdiği bir oyuncağını yanında getirmesi, kendisini güvende hissetmesi için iyi olacaktır.
Uyum süreci olan ilk günlerde çocuğun okulda uyuma ve yemek yeme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması çocukta kaygıyı arttıracaktır, bu sebeple öğretmeni ile keyifli geçirdiği 1-2 saatin ardından okuldan mutlu ayrılması uyum sürecini kolaylaştıracaktır.
Çocuğumu okula bıraktıktan sonra nasıl ayrılmalıyım? Nelere dikkat etmeliyim?
Çocuğunuzun öğretmenine alıştığını hissettiğinizde tuvalet, su içme gibi bahanelerle birkaç dakikalığına yanından ayrılabilirsiniz. Ancak, birkaç dakika sonra geri dönmeniz gerekmektedir. Sonraki günlerde bu süreyi ‘ben seni dışarıda bekleyeceğim ve sonra tekrar geleceğim’ diyerek kademeli uzatabilirsiniz. Burada önemli olan Çocuğunuzun okula ve öğretmene alıştığını hissettiğinizde, okulda siz olmadan kalabilecek duruma geldiğine öğretmeni ile hemfikir olduğunuzda; kaçmadan, öperek, güle güle diyerek sağlıklı bir vedalaşma ile yanından ayrılmanızdır. Vedadan sonra çocuğunuz ağlasa bile, vedalaşma sahnesini uzatmadan, söylediğiniz saatte geleceğinizi belirterek, öğretmen ve Okul Psikoloğunun süreci yönetmesine izin vererek, sakince okuldan çıkmanızdır.
Çocuğumun okula alışması ne kadar zaman alır, bu süreçte ne yapmalıyım?
Okula başlama, çocuğun erken çocukluk döneminde karşılaştığı en önemli değişikliklerden, çocuğun ileriki okul yaşantısının niteliğini belirleyen en önemli aşamalardan biridir. Okul, alıştığı, güvendiği ev ortamından, bilmediği bir ortama doğru atılan ilk adımdır. Her çocuk, okula başlama ve alışma sürecini kendi gelişim hızına göre yaşar. Çabuk uyum sağlayabilme, çocuğun belli bir düzeyde bilişsel, duygusal ve sosyal olgunluğa erişmiş olmasını gerektirmektedir. Bu sebeple çocuklar, arkadaşları ile karşılaştırılmamalıdır.
Kimi çocuk ilk gün adapte olup sorunsuz ilerlerken kimi çocuğun yeni bir ortamla başa çıkmayı öğrenip uyum sağlaması zaman alabilir. Uyum sürecini, çocuğun mizacı, daha önce gitmiş olduğu okuldaki deneyimleri ya da hiç okul deneyiminin olmaması da etkiler. Tüm bunların yanı sıra, çocuğun gecikmiş tepkiler vermesi beklenen diğer bir durumdur.
Ayrıca, yeni bir eve ya da şehre taşınma, yeni bir kardeş doğumu, aile bireylerinden birinin kaybı gibi çocuğun hayatında stres yaratan durumların yaşanması da çocuğun okula uyum sürecini uzatan ve zorlaştıran etkenlerdir. Böyle bir durum varsa, okula başlama süreci ertelenebilir.
Okula uyum süreci sadece çocuk için değil, aile için de yepyeni bir deneyim içerir. Bu sebeple, anne babalar da en az çocuklar kadar heyecanlı ve kaygılı olabilirler. Bu noktada beklediğimiz okula başlama anını, sürecini abartmadan çocuğunuza yansıtmanız ve kaygınızı aktarmamanız olacaktır. Okulun ilk günlerinde çocuğunuzla beraber okula gitmeniz daha güvende ve daha az kaygı duymasına yardımcı olacaktır.
“Ailem beni bırakıp gitti mi, söylediği saatte gelmeyecek mi?” soru işaretlerini gidermek ve söylenenlere uyup tutarlı olmak çocuğunuzun güvendeyim hissini ve uyum sürecini arttıracaktır.
Çocuğunuz sizden ayrılmak istemediği durumlarda, kendi duygusal sürecinizi güçlü tutarak öğretmen ve PDR işbirliği ile durumu çözebilirsiniz. Ayrılmak istememe durumunda, sakin bir tutumla çocuğunuzu öğretmenine teslim edebilir, PDR yönlendirmesi ile kademeli bir şekilde çocuğunuzdan ayrılabilirsiniz
Oryantasyon sürecinde görülen sık tepkiler nelerdir? Ne yapmalıyım?
Okula başlamak çocuklar için önemli ve ilk sosyal adımdır. Ailesinden sonra öğretmenlerine güven duygusu kazanması zaman almaktadır. Çocuklar annesinden ayrışıp kendini okula ait hissedene kadar bir takım tepkiler gösterebilirler. Bunlar; kaygı duygusu, kabus görmeye başlama, sabahları uyanmak istememe, kapıda anneden ayrılamama, okula ağlayarak gelme, okulda yemek ve uyumak istememe, alt ıslatma, okula eşyasını götürme vb. gibi tepkilerdir. Bu tepkilerin hepsi ilk 1-1,5 ay içerisinde normal olarak değerlendirilebilir.
Bu süreçte; çocuğunuzun kaygısını anlamanız fakat çocuğunuzla birlikte kaygılanmamanız gerekir. Bu tepkileri normal karşılamadığınızda çocuğunuz kendini engellenmiş hissedebilir ve oryantasyonu daha da uzayabilir. Her çocuğun biricik olduğu düşünülürse oryantasyon süresi ve niteliği de birbirinden farklılık gösterebilir. Okula ve öğretmenine güvendiğinizi çocuğunuza hissettirmek ve bu konuda konuşmak sağlıklı olabilir. Çocuğunuzun bu tepkilerini normal karşılayıp ve sakin kalıp, olumlu geçen zamanlarına odaklanmak da iyi gelebilir. Önemli olan çocuğunuzun ilk deneyiminde başarısız ve yetersiz hissetmemesidir. Bunun için bu tepkileri olumsuz olarak algılamamak ve suçlayıcı yaklaşmamak gerekir. Özellikle çocuğunuzun yanında okula alışamayacağı yönünde konuşmamak en doğrusudur.
Çocuğum okula neden gitmek istemiyor, ne yapmalıyım?
Okula yeni başlayan çocuklarda çeşitli sebeplerle okula gitmek istememe durumları yaşanmaktadır.
a)Ayrılık kaygısı yaşıyor olabilir.
b)Yeni bir kardeş doğmuş olabilir.
c)Evde kalan kardeşi kıskanıyor olabilir.
d)Aile bireylerine çok bağlı ya da bağımlı olabilir.
e)Evde okulla ya da öğretmenle ilgili olumsuz konuşmalar duyuyor olabilir.
f) Mizaç olarak utangaç, hassas, kaygılı vs. olabilir.
g)Değişim ve yeniliklerle baş etmekte zorlanıyor olabilir.
h)Performans kaygısı yaşıyor olabilir.
I) Ev içinde her istediği yapılıyorsa, hiç kural yoksa ev okuldan daha cazip hale geliyor olabilir.
Bu gibi durumlarda anne babanın sabırlı, sakin, ortak tutumda, kararlı, tutarlı ve işbirliğine yatkın olması bu süreci kolaylaştıran etmenlerdir. Anne baba, okulun olumlu yanlarından bahsederek okula gitmeyi özendirebilir. Hatta kendi okul anılarının çocuğa anlatılması ilgi çekici olabilir. Okulla ilgili kaygı duyduğu durumu anlamak için çocuğu yargılamadan, tarafsızca dinlemek, temel nedeni anladıktan sonra birlikte hareket edip neler yapılabileceğini konuşmak iyi hissetmesine yardımcı olacaktır. Tanıdık, rahatlatıcı bir nesne çocukların ihtiyaç duydukları geçişi yapabilmelerine yardımcı olacaktır. Okulla işbirliği yaparak sevdiği bir oyuncağı yanında getirmek, anneye ait bir kolyeyi takarak okula gelmek, güvenli ve emniyette hissetmelerini sağlayacaktır. Anne baba olarak çocuğunuzu okula bırakırken sakin bir ses tonunda ve görünümde olursanız, çocuğunuz da bu durumu sakin karşılayacaktır. Çünkü çocuklar, anne babaların ne hissettikleri konusunda oldukça duyarlıdırlar, endişeliyseniz bunu hemen anlayacaklardır.
Çocuğum okulda yemek yemek ve uyumak istemiyor, ne yapmalıyım?
Uyku ve yemek, anneyi hatırlatan iki alışkanlıktır. Oryantasyon döneminde çocuklar en çok yemek ve uykuda annelerini sorar ya da ağlarlar. Çünkü şimdiye kadar annesiyle ya da ona bakan kişiyle birlikte yemek yiyip uyumuştur. İnsanların yeni alışmaya başladığı ve henüz güvenmediği bir yerde uyuması ne kadar zorsa çocuklar için de öyledir. Çocukların ilk bir ay kadar uyumak istememesi normal karşılanabilir.
Burada çocuğu “hadi uyu” diye zorlamamak gerekir. Çünkü uyku, iradi değildir. Fakat yatıp, dinlenmek iradidir. Okulumuzda uyumak istemeyen çocuklar, oryantasyon sürecinde yatıp dinlenmesi için teşvik edilir. Grupla birlikte hareket etmeyi öğrenebilmesi için sınıfından çıkmadan yatağında uyumadan dinlenebilir. Siz de özellikle ilk zamanlar okulda uyuması için ısrar etmektense yatıp dinlenmesi için teşvik edebilirsiniz.
Çocukların evdeki beslenme düzeninden sonra okuldaki düzene hemen adapte olmasını beklememeliyiz. Çocuğunuzun yeni bir başlangıç yaptığını ve henüz kimseyi tanımadığını unutmamak gerekir. Alışkanlıklar, zamanla oluşur ve hemen değişemez. Çocuğunuz ilk zaman tabağının hepsini bitirmeyebilir. Siz okulda yemek yemeyi denemesine odaklanın. Tercih ettiği yemekler ile başarı duygusu hissettirin. Öğretmeniyle iş birliği içerisinde olun. Okuldaki kullanılan yöntemleri ve tutumları evde de uygulamaya çalışın. Unutmayın, yeme sorunlarının birçoğunun çözüldüğü yerler okullardır.
Çocuğum okul hakkında olumsuz konuşursa ya da okul hakkında konuşmak istemezse ne yapmalıyım?
‘Okula başlamak’ ifadesi; okul deneyimi olmayan ve hatta belki o güne kadar hiç anne-babasından ayrı kalmayan bir çocuk için büyük bir soru işareti barındırır. Hele bir de annesinin yanında olmak isterken okulda kalmak durumunda olması… Her an terkedilme, bırakılıp gidilme korkuları içinde annesini bekleyen çocuğun annesiyle buluşunca ‘Okul nasıldı, okulu sevdin mi, arkadaşlarını sevdin mi?’ vb. sorularla karşı karşıya kalması, okula dair aklındaki soru işaretini iyice büyütürken okulla ilgili iyi şeyler söylemekten çekinmesine neden olabilir. ‘ İyi şeyler söylersem ya da okulu seversem tekrar annemden ayrılacağım’ düşüncesiyle çocuk ya sessiz kalacak ya da okula dair olumsuz duygu ve düşüncelerini ifade edecektir.
1-Böyle zamanlarda sabırlı olup kendisinin paylaşımda bulunmasını ve durumu anlaması için ona zaman verebilirsiniz. Ondan hemen iyi şeyler duymak istemek pek de gerçekçi olmayacaktır (Okula dair olumlu algıya sahip çocuklar ilk günden sizlere güzel geri dönüşler verecektir).
2- Önce kendi gününüzün nasıl geçtiği hakkında paylaşımda bulunarak konuşmaya teşvik edebilirsiniz. Çocuğunuzu, olumsuz duygu ve düşüncesini dile getirirken sonuna kadar yorum yapmadan etkin bir şekilde dinlemeli ve onun duygularını anladığınızı bir geribildirimle hissettirebilirsiniz (Bugün okulda çok sıkıldın. Beni özledin. Yanımda olmak istedin. Bana kızdın.) Çocuğunuzun duygularını anlayarak yaşamasına fırsat verdiğinizde zamanla okulla ilgili ifadelerin olumluya döneceğini ve sizinle paylaşmaya başlayacağını göreceksiniz.
3-Okulla ilgili velinin kaygılı ifadeler kullanması ya da okulu çok övmesi de çocuğun okula karşı olumsuz tutum geliştirmesinde etkili olabilmektedir. Evde, okulu sürekli gündem haline getirmeden doğal bir süreç olduğu hissettirilmelidir.
Okula başladıktan sonra çocuğumun uyku, yemek, tuvalet düzeni değişir mi, ne yapmalıyım?
Okula başlama, çocuk için kırılmaların yaşandığı bir süreçtir. Biz yetişkinler dahi bilmediğimiz, yönetemediğimiz ve savunmasız kaldığımız ortamlara girdiğimiz zamanlarda gerilir ve fizyolojik reaksiyonlar sergileriz. Uyumak, tam anlamıyla savunmasız olmaktır. Uyandığında ne ile karşılaşacağını bilmeyen ya da uyurken neler olup biteceğinden habersiz olacak çocuk okulun ilk zamanlarında uykuyu reddedebilir. Uyuyup uyanan çocukları gördükçe, her gün annesinin gelip aldığını kendi gözleriyle gördükçe çocuk bu durumu normalleştirmeye ve alışmaya başlar. Okula alışmaya başladıkça güveni artar ve nihayetinde uykusu gelen çocuk direnmeyi bırakır.
Yemek ve tuvalet için de bu durum böyledir. Bu üç durum kendini güvende hissetme ve alışma ile paraleldir. Bu nedenle, bu konularda asla zorlama yapmadan, bıkmadan ve yorulmadan çocuk telkin ile rahatlatılmaya çalışılmalı ve süreci yaşamasına fırsat verilmelidir. Kaygı ve stres yeni durumlarla karşılaşmada sık yaşanan duygulardır. Bizler nasıl stres altında uyuyamıyor yiyemiyor ve bağırsak sorunları yaşıyorsak çocuklar da aynı bizler gibi bu sorunlarla karşılaşıyor ve baş etmeyi öğreniyorlar. Çocuğunuzun problem çözme becerisine güvenin ve bunu geliştirmek için ona zaman verin.
İLKOKUL 1. SINIF ORYANTASYON
Çocuğum okula başlıyor, oryantasyonun ilk günü nasıl geçecek? Çocuğuma nasıl bilgi vermeliyim?
Çocuğunuzun okula sağlıklı uyumu için okul başlamadan önce ‘okul kavramı ‘ aile içerisinde konuşulmalı ve hikayeler ile desteklenerek anlatılmalıdır. Okul sistemi hakkında kısa bilgiler verilmelidir. Örneğin, okula kaç gün gideceği, günün hangi saatleri orada olup, sonra yine eve döneceği, okula giderken kiminle gideceği anlatılmalıdır. Ayrıca okulda öğretmeniyle güvende olduğu, ama bir sorun olursa mutlaka ailenin okula gelip çocuğun yanında olacağı bilgisi verilerek çocuğun güven duygusu sağlanmalıdır. Okula giderek yeni arkadaşlar edinip yeni oyunlar oynayabileceği gibi onun ilgisini çekecek yönler ön plana çıkarılmalı, okulun bir gereklilik olduğu, bu yüzden 'okula gitmenin zorunluluğu' hakkında uzun konuşmalar yerine, okulun onun için yaparak yaşayarak öğreneceği eğlenceli bir yer olduğu vurgulanmalıdır.
Çocuğumun okula uyum süresi ne kadar zaman alır?
Okul, çocuğun alıştığı, güvendiği ev ortamından, bilmediği bir ortama doğru atılan ilk adımdır. Her çocuk, okula başlama ve alışma sürecini kendi gelişim hızına göre yaşar. Çabuk uyum sağlayabilme, çocuğun belli bir düzeyde bilişsel, duygusal ve sosyal olgunluğa erişmiş olmasını gerektirmektedir. Uyum sorunu 1-2 hafta içinde halledilebilir. 1 aya kadar çocuktan çocuğa değişebilir. Uyum süreci bir ay ve sonrasında devam ediyorsa, uzman desteği alınabilir.
Okula gitmek istemiyorum diyor, nasıl yaklaşmalıyım?
Ebeveynler baskıcı bir tutum sergilemeden çocuğu okula teşvik etmeli, okulun ve öğrenmenin önemini çocuk ile paylaşmalılardır. Sabırlı davranın, sesinizi yükseltmeden kendi okul anılarınızı anlatıp onu anladığınızı dile getirip, kaygısını paylaşabilirsiniz. Bunu durumu somutlaştırabilmesi adına kendi okul fotoğrafınızı gösterip okulun güzel yanlarından bahsedebilirsiniz. Okul bittiğinde çocuğunuzu kaçta ve nereden alacağınızı mutlaka belirtin. Çocuğunuza okulda güvende olacağını söyleyin. Çocuğunuz okuldayken onu özleyeceğinizi fakat okuldayken o mutlu olduğunda sizin de mutlu olacağınızı belirtebilirsiniz. Çocuğunuz çeşitli nedenlerden dolayı okula gitmediyse evde televizyon izleme, oyun oynama özellikle tablet oynama süresini kısaltın. Böylece evde olmanın sıkıcı, okulda arkadaşlarıyla geçireceği zamanın ve okulun önemini kavraması daha kolay olacaktır. Ödül ceza yöntemini kullanmayın. Okula gittiği için ödül alan çocuk bir süre sonra istediğini yaptırmak için sadece okula gitmenin yeterli olacağını düşünecektir. Herkesin bir sorumluluğu olduğunu çocuğunuzun görevinin de okula gitmek olduğunu onun anlayabileceği bir dilde paylaşın. Okuldaki PDR uzmanından yardım isteyebilirsiniz.
Çocuğum ödevini yapmak istemiyor ne yapmalıyım?
Çocukların ödeve başlamadan önce ödevin amacının ne olduğu hakkında bilgilendirmesi ödeve karşı olan düşüncelerinin şekillenmesinde yardımcı olabilir. Öğrendiklerinin kalıcı hale gelmesi ve anlamadığı konu hakkında bilgi edinmesi, öğretmenine sorabilmesi amacıyla yapıldığını bilmesi ödev bilincinin oluşmasında destekleyici olacaktır. Ödevin öğrencinin kendi sorumluluğunda olması, yapmadığı ya da yapamadığı ödevlerde öğretmeninden yardım alacağı öğrenci ile paylaşılmalıdır. Ödev çocuk için bir ceza gibi değil sorumluluk olmalıdır. “ödevini yaparsan oyuncaklarınla oynayabilirsin gibi bir cümle oyuncağın ödül ödevin ceza olduğu izlenimini vereceğinden ödevin amacının ve işlevinin açıklanıp, ödül-ceza düşüncesine neden olacak cümlelerden kaçınılmalıdır. Devam eden ödev yapmama isteği durumunda öğretmeni ve PDR Uzmanı iş birliğinde öğrencinin ödevden kaçınmasına neden olan durum değerlendirilmelidir.
Ödevlerde ne kadar destek olmalıyım?
Çocuğunuzu ödev yapma konusunda teşvik edin. Zorlandıkları yerde destek olun. Yardımcı olurken sert çıkışlardan kaçının, çocuğunuzun eksikleri yerine artılarını ön plana çıkartın. Ödevini yaparken belli aralıklarla kontrol edip, en sonunda ihtiyaç duyarsa yanında olacağınızı belirtin. Asla çocuğunuzun ödevlerini siz yapmayın. Unutmayın ki ödev yapan çocuğun sorumluluk duygusu gelişir, tek başına ödevi tamamlayan çocuğun bağımsızlık duygusu artar. Ödevlerin çocuğunuza ağır geldiğini düşünüyorsanız sınıf öğretmeni ile iletişime geçin. Ödevini bitirdikten sonra seninle şuraya gideceğiz, bunu yapacağız gibi cümleler kurmayın. Bu cümleler çocuğunuzun ödevini çabuk bitirmek için hızlı yapıp, odaklanamamasına sebep olabilir. Ödev yapmak istemeyen çocuğunuz için PDR uzmanlarından destek isteyebilirsiniz.
Çocuğum eve geldiğinde ‘arkadaşım beni oyuna almıyor, hiç kimse benimle oynamadı’ diyor, bu durumda ne kadar ve nasıl destek olmalıyım?
Öncelikle çocuğumuzu sonuna kadar dinleyerek duygusuna eşlik edebiliriz. Üzüldü mü kızdı mı çaresiz mi hissetti, duygusunu birlikte araştırabiliriz. Sonra anlatım dilini düzeltmek çok önemli, ‘hiç kimse benimle oynamadı’ bunu düzeltmezsek dilimiz bilinçaltımızı şekillendireceği için çocuğumuzda böyle bir gerçekçi olmayan olumsuz düşünce oluşacaktır. Sınıftaki öğrenci isimlerini tek tek sayabiliriz, Ayşe de mi seninle oynamadı, Merve de mi seninle oynamadı, Ege de mi seninle oynamadı, söylediğin kadarıyla Ebru biraz oynamış baksana, bunu yaptığınızda göreceksiniz ki aslında çocuğunuzun oynamak istediği 2-3 arkadaşı onunla oynamamıştır, diğerlerini de kendisi tercih etmemiştir. Anlatım dilini düzenledikten sonra ( oynamak istediğin bazı arkadaşların seni oyuna almamış ) şu soruyu çocuğumuza sormalıyız?
“Böyle şeyler arkadaşlar arasında yaşanabilir. Çözüm için planın nedir?/Ne yapmayı düşünüyorsun?”
Size kırmızı fili düşünmeyin desem beynimiz düşünmeye başlar, çünkü –me /-ma olumsuzluk ekini beynimiz algılamaz, duyduğunu düşünmeye başlar, çocuğumuza “çözüm için planın nedir?” diye sorduğumuzda beyin çözüm planı düşünmeye başlar.
Aklıma bir şey gelmiyor derse, burada önemli olan çocuğumuza uygun çözüm yöntemlerini kendisinin bulmasına yardımcı olmaktır, nasıl ki çocuğumuzun çözmesi gereken matematik problemini kalemi elimize alıp biz çözmüyorsak (biz çözdüğümüzde çocuğumuz öğrenmemiş olacaktır) aynen bunu gibi sosyal becerilerde de çocuğumuzun deneyim kazanması için biz çözmüyoruz ama kendisinin çözmesine yardımcı oluyoruz.
Hiçbir çözüm bulamazsa en son aşama seçenekleri birlikte belirleyebilirsiniz. Bu yaklaşım, bundan sonraki problemlerde çocuğunuzun nasıl düşüneceğine dair bir deneyimdir.
İzmir Özel Türk Koleji Okulları 1.ve 2. Sınıf PDR Sosyal Beceri derslerinde yıl içinde bu konu ve yöntemler işlenmektedir.
Bir arkadaşım beni oyuna almıyorsa
(belki de mızıkçılık yaptığım için, ebe ol dendiğinde ebe olmadığım için ya da başka bir şeyden dolayı beni oyuna almıyor olabilirler)
Çocuğunuzla çözüm seçeneklerini konuştuktan sonra ertesi gün oluşturduğu planı uygulamaya koyup koymadığını sorabilirsiniz.
Okulda da takip edilmesi açısından sınıf öğretmenine bilgi verebilirsiniz, sık sık ve uzun süredir devam ediyorsa PDR Uzmanından destek isteyebilirsiniz.
Eve geldiğinde “mutsuz” olduğunu gözlemliyorum, nasıl yaklaşmalıyım?
Çocukların genel ve doğal yapısı mutludur. Ağlayan çocuklar, bir dakika geçmeden gözündeki yaş kurumadan gülümseyebilir. Peki bir çocuk neden mutsuz olabilir? Bunun pek çok sebebi olabilir burada önemli olan bizim nasıl yaklaştığımız?
Çocuğumuz bizi örnek alıyor olabilir, İngiltere’de yapılan bir araştırmada annesi babası işe mutsuz giden çocukların okula mutsuz gittikleri konusunda anlamlı bir benzerlik çıkmıştır, anne baba olarak bizler evde pozitif mutlu bir enerji içinde miyiz?
Mutsuzlukla mı gündeme geliyor?
Çocuğumuza her gün bugün seni üzen bir olay oldu mu? Diye sorarsak beyin o gün için mutsuz olayları çağıracaktır.
Çocuğumuza bugün seni mutlu eden şeyleri anlatır mısın dersek, beyin bunlara odaklanacaktır.
Beynimizdeki bir bölge “Amigdalamız”ın tehlikeleri algılamak için nöronlarının yaklaşık üçte ikisini kullandığını bunun sonucunda acı ve korku dolu olayların güzel olaylara göre uzun süreli hafızada daha kolay tutulduğunu biliyor muydunuz?
Bilimsel olarak beynimizin negatif olayları daha hızlı hatırladığı kanıtlanmıştır.
Dr.Dawson Church'in içsel epigenetik müdahaleler olarak adlandırdığı çalışmasıyla imgeleme, olumlu düşünce ve meditasyon gibi yöntemlerin genleri aktif hale getirdiğini ve sağlığı olumlu yönde etkilediğini kanıtlamıştır.
Bu nedenle gün sonunda çocuğumuzun mutsuz eden olaylar yerine mutlu olduğu olaylara odaklanmasını sağlayabiliriz, olumlama yaptırarak
Çocuğumuzun mutlu olduğu olaylara odaklanmasını isterken, biz yetişkinler her zaman onu mutsuz eden olayları (uygunsa) kendisinin çözmesi konusunda (anne-baba-sınıf öğretmeni-rehberlik öğretmeni) yanında ve yardımcı olacağımızı bilmesini isteriz.
Çocuğum okulla ilgili hiçbir şey anlatmıyor, anlatmasını nasıl sağlayabilirim?
Öncelikle çocukların beyni ile yetişkin beyni aynı gelişmişlik düzeyinde olmadığı için küçük çocukların tüm günü hatırlamasını bekleyemeyiz. Tüm gün çok büyük bir zaman dilimi. Çocuklar genellikle en son yaşanılan olayları ya da onlar için en etkili olan olayları hatırlayabilirler. Gün sonu sohbetlerinde çocuğumuzu sorguluyormuş gibi gün içerisinde olanlarla ilgili soru yağmuruna tutmak çocuğumuzu rahatsız edecektir. Biz ebeveyn olarak kendi günümüzün nasıl geçtiğini paylaşırsak, çocuğumuz da kendi günü ile ilgili bilgi paylaşımında bulunacaktır zamanla. Bunu birden beklemek de gerçekçi değildir. Tüm günü hatırlaması zor olacağı için, spesifik sorular sorabiliriz, “ bugün öğle yemeğinden sonra saklambaç mı oynadınız?” Mizaç doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizdir, bazı çocukların mizacı gün içinde yaptıklarını anne-babası ile paylaşmaya açık değildir, bazı çocukların mizacı ise daha konuşkan daha paylaşımcıdır. Sohbet paylaşımlarında mizacın da etkisi büyük olacaktır ve mizaç doğuştan geldiği için sonradan pek değişmez. Çocuğumuzla ilgili paylaşımlarda mizaç özelliğini de dikkate alarak beklenti içinde olmamız daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.
Çocuğum okula başladıktan bir süre sonra okula gitmek istemediğini söyledi, ne yapmalıyım?
Çocuğunuzun okula başlamadan önce hazır olduğunu anlamak oldukça önemlidir. Çocuklar hazır olmadıkları bir durum ile karşılaştıklarında tepki gösterebilirler. Bu nedenle okula başlamadan önce okul sürecinin nasıl olacağı, kaç saat okulda kalacağı, ihtiyacı olduğunda kimlerden yardım isteyeceği, okuldan eve dönüş sürecinin nasıl olacağı konularında bilgilendirme yapılması son derece önemlidir. Böylelikle varsa, okul ile ilgili olan kaygıları azalmış olacaktır. Okula başladıktan sonra okula gitmek istemediğini söylüyorsa, nedeni ifade etmesini sağlamak önemlidir. Aslında burada tepki okul değil, karşılaştığı bir durum ile ilgili olabilir. Oyuna katılamama, arkadaş edinememe ya da ihtiyacını ifade edememe gibi nedenler okula gitmek istemediğini söylemesine zemin oluşturuyor olabilir. Hazır bulunuşluğunu sağlamak amaçlı yukarıda ifade ettiğimiz konular anlatılıp, okul hakkında bilgilendirme çocuğunuzu rahatlatacağı gibi kendini ifade etmesini de kolaylaştıracak, zihninden geçen soruları ifade etmesine yardımcı olacaktır.
Çocuğumun okula uyumu arkadaşlarına göre daha uzun sürdü? Bu durumda ne yapmalıyım?
Çocukların olaylar ve yeni bir dinamikle karşılaştığında verdiği tepkiler farklılık gösterebilmektedir. Ebeveynlerinden ayrılma, güven duyma ilişkisi okula uyum sürecinin uzamasına neden olabilmektedir. Bazı çocuklar arkadaşlarının arasına doğrudan Uyumu kolaylaştırma adına ebeveynler ve PDR Uzmanı iş birliği ile çocuğunuza oryantasyon konusunda gereken desteği birlikte sağlayabiliriz.
Doğru Teknoloji Kullanımı Nasıl Olmalıdır?
Ebeveyn-çocuk arasında doğru ve sağlıklı bir iletişim olmalıdır. Teknolojiyi tamamen yasaklamak bir çözüm değildir. Önemli olan teknoloji kullanımının sınırlı olması ve nasıl kullanıldığıdır. Öncelikle ebeveyn çocuğuna güvenle nasıl internet kullanılacağını anlatmalıdır ve çocuğun online olduğu zamanlarda onunla vakit geçirmelidir. Online platformlarda karşılaşılabileceği sorunlar çocuğa aktarılmalı ve çocuk buna hazırlanmalıdır. Örneğin; kimlik hırsızlığı konusunda çocuk bilgi edinmelidir, tanımadığı kişiler ile konuşmasının, bilgi alışverişinde bulunmasının sakıncalı olacağı vurgulanmalıdır. Çocuğun tüm teknoloji araçlarını kullanımı sınırlı ve denetimli olmalıdır. İnternet kullanımı mutlaka aile korumalı olmalıdır. Bilgisayar ve ya tablet kullanırken antivirüs programlarının yüklü olmasına dikkat edilmelidir. Çocuk iyi izlenmeli ve sorumlulukları konusunda takip edilmeli, gerekirse sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Zaman yönetimi ile çocuk sorun yaşıyorsa, öğretmenlere ve PDR Uzmanlarına danışılmalıdır.
İlkokulda Not Sistemi Var Mı?
Resmi olarak ilkokul 1.-2. Ve 3. Sınıflarda not sistemi yoktur. Karnede “çok iyi”, “iyi” ve “geliştirilmeli” şeklinde gösterilir. 4. Sınıf itibariyle öğrenciler resmi olarak not sistemine geçiş yaparlar. Öğrenciler, sınavlar ile ders etkinliklerine katılım çalışmalarından alınan puanlara göre değerlendirilir. Dönem puanı, yıl sonu puanı ve yıl sonu başarı puanı 100 tam puan üzerinden belirlenir. Yüzlük puan sisteminde 0- 44,99 puanlar başarısız, 45,00 ve üzeri puanlar başarılı olarak değerlendirilir.
Çocuğumun Akademik Takibi Nasıl Olacak?
1., 2. ve 3. Sınıflarda resmi olarak not sistemi olmadığı için öğrencilerin başarısı, gelişim düzeyleri dikkate alınarak öğretmen rehberliğinde gerçekleştirilen ders etkinliklerine katılımlarıyla öğretim programında yer alan ölçme değerlendirme ilkelerine göre değerlendirilmektedir. İlkokul 4 üncü sınıfta öğrenci başarısı; sınavlar ile ders etkinliklerine katılım çalışmalarından alınan puanlara göre değerlendirilir. Sorumlu oldukları derslerin sınavları dışında ortak sınavlar, kazanım yoklama sınavları yapılır. Bu sınavlardaki başarıları sınıf öğretmenleri tarafından incelenir. Öğrencinin eksik kazanımları tespit edilir. Öğrencilerin eksikleri bir planlama ile tamamlanır.
Çocukluk korkusu nedir? Çocukluk korkuları kaç yaşına kadar sürer? Ebeveyn olarak nasıl yaklaşmalıyım?
Korku, herhangi bir durum için geliştirdiğimiz tehlike düşüncesinin uyandırdığı duygusal bir tepkidir. Korku belli bir düzeyde olduğunda koruyucu bir işlevi olan normal bir duygudur ve çocuk gelişiminin bir parçasıdır.
Yetişkinler için sıradan olan sesler, görüntüler ve hayvanlar, bazen çocuklar için çok korkutucu olabilir. Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu şeyler, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Çocuklar 2-6 yaşlar arasında diğer yaşlara göre daha çok korkar. Bu korkular çocuklarda yalnız yatamama, karanlık, ölüm ve ayrılık korkusu olarak kendini gösterebilir. Çocuklar bu korkuları zaman zaman kullanabilir. Örneğin yalnız yatmak istemediği için korktuğunu söyleyip sizinle yatmak isteyebilir. Önemli olan nokta gerçekten korkuyor mu, korkunun süresi, yaş dönemine uygun olup olmadığı ve bu korkularının günlük hayatını ve gelişimini engelleyip engellemediğini fark etmektir.
Çocuğum evde korktuğunu söylüyor ne yapmalıyım?
Burada önemli kriter, korkuların, günlük yaşamını, hayat kalitesini, gelişimini olumsuz yönde etkiliyorsa mutlaka PDR Uzmanından destek istemelisiniz.
Çocuğum 4. 5. sınıflarda huyu değişti bağırmaya başladı ön ergenliğe mi girdi?
Çocuğunuz size öfkeyle bağırmaya başladıysa, kendinize soracağınız ilk soru bu davranışı kimden öğrendi olmalıdır. Siz kızdığınız zaman tepkinizi bağırma şeklinde gösteriyorsanız ya da arkadaşlarından bu şekilde tepki verenler varsa çocuk bunu öğrenecektir. Çocuğunuzun öfkesini kontrol altına almak istiyorsanız öncelikle kendi öfkenizi kontrol altına almayı öğrenmelisiniz. Çocuğunuza sakinleşince konuşmayı teklif edin, sakinleşince empati yeteneğinizi kullanarak onu anladığınızı dile getirin. Sonra kendi duygularınızı paylaşın. Ön ergenlikte kişilik değişimleri normal olup, ebeveynlere karşı tutumlar değişebilir. Fakat her erken gelişim ön ergenlik değildir. Bunun için bir uzmanlardan yardım alabilir veya okuldaki PDR uzmanlarından destek isteyebilirsiniz.
Eyvah! Çocuğum eve kendisine ait olmayan bir eşya getirdi. Ebeveyn olarak ne yapmalıyım?
Öncelikle çocuğunuzun okul yaşantısı yeni başladıysa ve bu davranışı ilk kez yapıyorsa endişelenmeyin. Eğer yaşı küçükse (2. Sınıfa kadar) arkadaşının kalemini, silgisini ya da herhangi bir eşyasını eve getirmesi bu yaşlarda oldukça sık rastlanan bir durumdur.
Okul öncesi dönemde mülkiyet kavramı gelişmediği için, kendisinin ya da başkasının eşyası kavramı çocukta bir anlam ifade etmez. Hoşuna giden her şeyi almak isteyebilir. Bunu bir ya da iki defaya mahsus hoş görebilirsiniz. Ancak anne-baba olarak yaklaşımınız burada çok önemlidir. Çocuğunuz 1. Sınıftan itibaren bu davranışını devam ettiriyorsa bunun sebeplerini(intikam alma, kabul görme, heyecan ve haz duyma isteği, özdeşleşme, doyumsuzluk vs..) öğrenmek ve uygun müdahale yollarını bulmak için öncelikle okul PDR Uzmanına başvurunuz.
Peki ebeveyn olarak ne yapmalıyım?
ORTAOKUL ORYANTASYON
Çocuğum 5. sınıfa başlıyor, oryantasyonda ilk günü nasıl geçecek? Çocuğuma nasıl bilgi vermeliyim?
Her çocuk için farklılık gösterebilir. Bazı çocuklar daha dışa dönüktür bazıları ise önce gözlem yaparak daha sonra arkadaş edinmeyi seçebilir. Ancak genel olarak uzun bir tatilin ardından kurallı ve disiplinli bir çevrede olmak çocuklar için hareketliliğin, kaygının, mutluluğun ve heyecanın görülmesi beklenen bir durumdur Okula başlamadan önce çocuğunuz ile okul hakkında paylaşımlarda bulunabilir, kendi okul hayatınızın ilk gününden örnekler vererek, var ise fotoğraflarla destekleyerek okul ortamını özendirici hale getirebilirsiniz. Unutmayın onların kahramanları sizlersiniz.
Çocuğum, ilkokul sınıf öğretmenliği sisteminden ortaokul sistemine geçerken zorluk yaşayacak mı?
İlkokul sisteminde, çocuklarımızın alıştığı tekli öğretmen sisteminden çoklu öğretmen sistemine geçişte, çocuklarımız zaman zaman güçlük yaşayabilirler. Birçok konuda danışma ihtiyacı hissederler. Bu ihtiyaçlara cevap vermek için “mentörlük sistemi” kullanılır ve her sınıfın mentör öğretmeni bu süreçte çocuklarımıza sosyal-duygusal ve akademik açıdan destek verir. Gerektiği durumlarda ise ilgili Müdür Yardımcısı ve PDR uzmanından yardım isteyerek süreç kolaylaşır.
5. sınıfta ingilizce seviye sınıfları nasıl oluşturuluyor?
5.sınıfa kayıt olmuş tüm öğrencilere, uyum haftasında İngilizce zümresi tarafından, İngilizce derslerinde online yazılı ve sözlü uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulamaların sonucunda İngilizce seviye/ kur sınıfları oluşturulmaktadır.
Çocuğum, branş öğretmenlerinin verdiği projeleri, ödevleri ve sunumlarıtakip etmekte zorlanır mı?
İlkokul sisteminden farklı olarak, çocuklarımız, her öğretmenin verdiği ödev, proje ve sunumları takip etmekte zaman zaman güçlük yaşayabilir. Bu güçlükleri önlemek için öncelikle çocuğunuzun organizasyon becerileri istenen seviye gelene kadar çocuğunuz ile beraber verilen sorumlulukları takip edebilir, ona yardımcı olabilirsiniz. Belirli bir süre sonra ara ara sözel hatırlatmalarda bulunarak destek verebilir, sonrasında ise tüm sorumluluğu çocuğunuza bırakabilirsiniz.
Çocuğum ödevi yoksa ders çalışmıyor. ortaokul sürecinin başlangıcında ders çalışma alışkanlığı oluşturmasına nasıl yardımcı olabilirim?
İlkokul döneminde öğrencilerde genel olarak ödev yoksa ders çalışmama gerek yok anlayışı hakimdir. Ortaokul sürecinin temeli olan 5.sınıfta ders çalışma alışkanlığının oluşması için öncelikle çocuklarımızı yüreklendirmeli ve nasıl ders çalışacağı konusunda desteklemeliyiz. Okul PDR Uzmanından günlük program oluşturulması/ zaman yönetimi konusunda destek istenebilir. Programın içerisinde günlük konu tekrarı, ödevlerin yapılması ve ertesi gün işlenecek konulara hazırlık detaylarının olması önemlidir. Ayrıca yılın başında ev kuralları ders çalışma alışkanlığını düzenleyecek şekilde net belirlenmelidir. Örneğin günde 1 saat teknolojik aletler ile zaman geçirmek gibi... bu şekilde sene başında düzenli bir programının olması, ev kurallarının belirlenmesi ortaokul sürecinin sağlıklı başlamasına destek olacaktır.
Çocuğum ilkokul arkadaşlarından ayrıldığı için üzgün ve yeni arkadaşlık kurmakta zorlanıyor ona nasıl yardımcı olabilirim ?
Öncelikle çocuğunuza hayatın her döneminde zorluklar yaşayabileceği ve hiç bir şeyin çözümsüz olmadığı aktarılmalıdır. Baş etme ve problem çözme becerileri konusunda çocuklar güçlendirildikçe uyumu da kolaylaşacaktır. Fakat en önemlisi okul başlamadan önce ortaokulla ilgili çocuğun bilgi sahibi olması ve onu nasıl bir sürecin beklediğini okuldan alabileceğiniz bilgiler ışığında anlatabilirsiniz. Öğrencilerin uyumunu desteklemek amacıyla anne babalar birbirileriyle tanışabilecekleri ortamlar oluşturabilir çocuklar ile birlikte okul dışı etkinlikler yapılabilir. Öğrencilerin okul dışında da bir arada olması paylaşımları attıracağı gibi birbirlerini daha hızlı tanımalarına olanak sağlayacaktır.
Çocuğum okulda yaşadıkları ile ilgili sorularıma cevap vermek istemiyor. yeni başladığı bu dönemde sınıf içerisinde herhangi bir problem yaşayıp yaşamadığını nasıl anlayabilirim?
Öncelikle ailelerin bu süreçte kaygılarını minimum düzeyde tutması çok önemlidir. O gün okulda yaşadıkları ile ilgili sohbet edilebilir fakat bu sorgulamadan ziyade karşılıklı günün değerlendirilmesi şeklinde olabilir. Ergenlik döneminin başlangıcında olunan bu dönemde çocuklar aileleri ile her şeyi paylaşmak istemeyebilirler bu süreçte sizinle kurduğu pozitif güven ilişkisi önemlidir. Gerek duyduğunda ilgili PDR uzmanından yardım alabileceği konusunda bilgilendirebilirsiniz.
5. sınıflarda disiplin yönetmeliği var mı?
5. sınıf ve tüm ortaokullarda M.E.B ‘in kural ve yaptırımlarını belirlediği öğrenci davranışlarını değerlendirme kurulu vardır. Ortaokul öğrencilerinin ilgi, istek, yetenek ve ihtiyaçlarını belirleyerek olumlu davranışlar kazanmaları ve olumsuz davranışların önlenmesi için öğrenci davranışlarını değerlendirme kurulu oluşturulur. Bu kurulun amacı istendik öğrenci davranışlarının yerleşmesini ve gelişmesini sağlamaktır. İTK Kampüslerindeki tüm öğrenciler, Oyantasyon Sürecinde PDR Bölümünün yaptığı sunumla, Okul kuralları, ihtiyaçları olduğu durumlarda izlenecek yol ve Davranış Değerlendirme Kurulu ile ilgili basamakları öğrenirler.
Çocuğum davranışlarında değişiklik hissediyorum ergenliğe mi girdi?
Bu yaştaki çocukların ruh halleri sık sık değişiklik gösterebilir. Özellikle arkadaşlarıyla ilişkileri doğrultusunda çok sık ruhsal dalgalanmalar yaşayabilir. Bu dalgalanmaları engellemek için doğru bir iletişim kurarak sıkıntılarını anlatmaları sağlanmalıdır. 10 yaşındaki bir çocuk için hem ergenlik dönemindeki fiziksel değişimlerle, hem arkadaşlarla sosyalleşmek hem de okulla başa çıkmak kolay bir süreç olmayabilir. Önemli olan ebeveynlerin çocukla doğru iletişim kurması ve çocuğun kendini ifade etmesine fırsat vermesidir. Eğer ebeveynler çocukta, keskin davranışlar ve kişilik değişimleri gözlemliyorsa örneğin uyku ya da yemek sorunu veya okula gitmek istememek gibi, mutlaka ilgili PDR Uzmanına danışmalıdırlar.
Çocuğumu çoğu zaman “mutsuz” olduğunu gözlemliyorum, nasıl yaklaşmalıyım
Çocukların genel ve doğal yapısı mutludur. Ancak, ergenliğe doğru duygu geçişleri sık yaşanır. Karşıt gelişleri artar. Peki bir çocuk neden mutsuz olabilir? Bunun pek çok sebebi olabilir burada önemli olan bizim nasıl yaklaştığımızdır. Çocuğumuz bizi örnek alıyor olabilir, o gün çözemediği bir sorun yaşamış olabilir. İngiltere’de yapılan bir araştırmada annesi babası işe mutsuz giden çocukların okula mutsuz gittikleri konusunda anlamlı bir benzerlik çıkmıştır, anne baba olarak bizler evde pozitif mutlu bir enerji içinde miyiz? Mutsuzlukla mı gündeme geliyor? Çocuğumuza her gün bugün seni üzen bir olay oldu mu? Diye sorarsak beyin o gün için mutsuz olayları çağıracaktır. Çocuğumuza bugün seni mutlu eden şeyleri anlatır mısın dersek, beyin bunlara odaklanacaktır. Beynimizdeki bir bölge “Amigdalamız”ın tehlikeleri algılamak için nöronlarının yaklaşık üçte ikisini kullandığını bunun sonucunda acı ve korku dolu olayların güzel olaylara göre uzun süreli hafızada daha kolay tutulduğunu biliyor muydunuz? Bilimsel olarak beynimizin negatif olayları daha hızlı hatırladığı kanıtlanmıştır.
Çocuklarda doğru teknoloji kullanımı nasıl olmalıdır?
Ebeveyn-çocuk arasında doğru ve sağlıklı bir iletişim olmalıdır. Teknolojiyi tamamen yasaklamak bir çözüm değildir. Önemli olan teknoloji kullanımının sınırlı olması ve nasıl kullanıldığıdır. Öncelikle ebeveyn çocuğuna güvenle nasıl internet kullanılacağını anlatmalıdır ve çocuğun online olduğu zamanlarda onunla vakit geçirmelidir. Online platformlarda karşılaşılabileceği sorunlar çocuğa aktarılmalı ve çocuk buna hazırlanmalıdır. Örneğin; kimlik hırsızlığı konusunda çocuk bilgi edinmelidir, tanımadığı kişiler ile konuşmasının, bilgi alışverişinde bulunmasının sakıncalı olacağı vurgulanmalıdır. Çocuğun tüm teknoloji araçlarını kullanımı sınırlı ve denetimli olmalıdır. İnternet kullanımı mutlaka aile korumalı olmalıdır. Bilgisayar ve ya tablet kullanırken antivirüs programlarının yüklü olmasına dikkat edilmelidir. Çocuk iyi izlenmeli ve sorumlulukları konusunda takip edilmeli, gerekirse sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Zaman yönetimi ile çocuk sorun yaşıyorsa, öğretmenlere ve PDR Uzmanlarına danışılmalıdır.
LİSE ORYANTASYON
Lisede çocuğumun akademik uyum sürecini nasıl takip etmeliyim?
Bireysel uyarılar yerine aile, öğrenci ve okul işbirliğini sağlayarak; zaman yönetimi, akademik süreç, ders çalışma yöntemleri gibi konularda özellikle PDR uzmanlarından destek alınması akademik süreci olumlu etkileyecektir.
Liseye başladığından beri benimle daha az paylaşımda bulunuyor. En doğru iletişimi nasıl kurabilirim?
Ergenlik dönemi bireyin bağımsızlaşma ihtiyacının ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu nedenle ebeveynlerle paylaşımının azalması normal bir davranıştır. Doğru iletişim için eleştirmeden ve tarafsız biçimde dinleyip anlamaya çalışmak etkili olacaktır.
9. sınıftan itibaren meslek ve üniversite seçimi ile ilgili nasıl yönlendirmeliyim?
Lise dönemi ilgi ve yeteneklerini en doğru biçimde keşfetmeye başladığı bir dönemdir. Bu nedenle ilgi, yetenek ve akademik durumuna uygun olarak gerçekçi hedefler belirlemeleri için lisenin ilk iki yılı önemlidir. Okuldaki kariyer çalışmaları da değerlendirilerek okul yönetimi ve PDR uzmanı işbirliği ile yönlendirme yapılabilir.
Arkadaş ilişkileri boyut değiştirdi, sosyal medyada çok fazla vakit geçiriyor. Bu konuda ne yapmalıyım?
Günümüzde sosyal medya kullanımı kaçınılmaz bir olgudur. Bu nedenle tamamen kısıtlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Okul içinde ve dışında sosyal, sportif ve sanatsal aktivitelere yönlendirilerek sanal hayat dışında gerçek hayatta var olup, başarılar kazanması ve gerçek arkadaşlıklar edinmesi konusunda desteklenebilir.
Çocuğumun yatılı yaşama uyumunu nasıl kolaylaştırabilirim?
Öncelikle yatılı hayat seçimi öğrencinin kararı ve isteği ile olmalıdır. Yatılı hayat aile ortamından ilk kez kopan öğrenci için beraberinde bazı sıkıntıları getirebilir. Bu konuda ki en ağır basan duygu özlemdir. Sürece bağlı olarak ilk günler daha sık aramak, yanında olduğunu hissettirmek ve bu sürecin doğal olduğunu davranış ve duygulara yansıtmak uyumu kolaylaştıracaktır.
İTK PDR BÖLÜMÜ