Oryantasyon süreci çocukların okula alışmalarını sağlamak içindir. Okula uyum sürecinde her çocukta farklı davranışlar gözlenebilir. Çoğu çocuk oryantasyon döneminden sonra okula alışmaya başlar. Annesinden bir süre ayrı kalma ile baş edebilmeyi öğrenir. Annesinin okul çıkışı alacağını bilir.
Okula alışma döneminde her çocuk kaygılanabilir. Bu süreç anne-babanın ve okulun doğru tutumlarıyla daha kolay geçer. Aylar geçse bile okula alışmayan çocuklar vardır. Bu çocuklar için okula alışmak diğer çocuklara göre biraz daha zor olabilir. Okula alışmakta zorlanan çocuklar; annelerinden ayrılmak istemez, annelerinden ayrıldığında kaygılanır, etkinlik ya da oyunları reddeder, sürekli camdan annesinin gelmesini bekler. Bu çocukları diğer çocuklardan ayıran özellikler nelerdir? Çoğu çocuk okula alışırken neden bazı çocuklar alışamamaktadır? Okula alışamayan çocukların özellikleri nelerdir? Bu yazımızda okula alışamayan çocukları anlatacağız..
Ayrılıkların nasıl yaşanacağı 0-2 yaş döneminde belirlenir...
Bir çocuğun yaşamının ilk yıllarında annesi ya da ona bakan kişi ile arasında kurulan biyolojik, güvenli ve duygusal ilişkiye bağlanma diyoruz. Bir annenin çocuğunu ana rahmine düştüğünden itibaren istemesi, heyecanla beklemesi bağlanma için önemlidir. Çocuk doğduktan sonra şefkatle dokunmak, okşamak, göz teması kurmak, karnını doyurmak, altını temizlemek, yumuşak bir ses tonuyla konuşmak bağlanmanın temelleridir.
Bağlanmanın bir çok türü vardır. Bunlar; güvenli, güvenli olmayan, kaygılı/kaçınan, kaygılı/çelişkili ve güvensiz/düzensiz bağlanmadır. Bağlanmayı en basit yoluyla güvenli ve güvensiz bağlanma olarak ikiye ayırabiliriz. Bağlanmanın oluşabilmesi için anne-çocuk arasında zamanla güven inşa edilebilmesi gerekir. Bağlanma sadece çocuk-ebeveyn arasındaki sevgi değildir. Ebeveynin çocuğunu yatıştırabilmesi ve ihtiyaçlarını karşılayabilmesi gerekir. Güvenli bağlanmanın gerçekleşebilmesi için ebeveynin sevgi dolu, kabullenici, merak uyandıran ve oyuncu olması gerekir. Güvenli bağlanmada çocuklar zorluklarla karşılaşsalar bile baş edebileceğini ve üstesinden gelebileceğini bilirler. Okula başlasalar bile bir süre bu ayrılıkla baş edebilirler ve annelerinin gelip alacağını bilirler. Güvenli olmayan bağlanma da annenin kendi ailesiyle bir bağ sorunu olabilir. Annenin doğum sonrası depresyon yaşaması ya da doğum/doğum sonrası ciddi travmatik deneyimler de güvenli bağlanmayı engellemektedir. Güvenli olmayan bağlanmada; çocuklar kısa süreli ayrılıkları tehlike olarak görürler. Olumsuz duygularla baş edemezler. Kriz durumunda paniklerler. Hele bir de okulla ilgili iyi bir açıklama yapılmamışsa dehşet verici bir yere gittiğini düşünebilir.
Okula oryantasyon sonrası alışamayan çocukları iyi gözlemlemek gerekir. Çocuğunuz 2-3 ay geçmiş hala okula alışamamışsa nedenleri araştırılmalıdır. Okula uyum problemlerinin çoğunun altında bağlanma sorunları yatabilir. Yaşamınızın ilk yıllarında çocuğunuzla nasıl bir bağ kurduğunuza dikkat edin. Güvenli bir bağlanma mıydı? Güvenli olmayan bir bağlanma mı? Güvenli olmayan bir bağlanma da çocuk sizin olmadığınız bir ortamda kendini tehlikede hisseder. Panikler, kaygılanır. Bacağınıza yapışır, ayrılmaz. Karnı ağrımaya başlar, midesi bulanır. Kaygısı bedenine vurur. Kendini ifade edemediği için onun yerine bedeni tepki verir. Her sabah uyandığında okula gitmek istemez. Geceden kaygıları başlar, ertesi gün gelsin istemez. “Okul” kelimesini duyduğunda rahatsız olur. Bu kelime onu daha da kaygılandırır. Okula bir türlü alışamayan çocuğunuz varsa bu faktörü de unutmayınız.
Kaybetme korkusu yaşan çocuklar okula alışmakta zorlanabilir.
Halledilmemiş travmalar, etkisi hala devam eden sonlanmamış olumsuz yaşam deneyimleridir. Bir çocuğun halledilmemiş travmaları varsa okula alışması da bir o kadar zor olacaktır. Sevdiği birini kaybetmiş bir çocuğun okula başlaması oldukça güçtür. Kaybetme korkusu ile geri kalanlardan ayrılmak istemeyecektir. Çünkü ayrılırsa kontrol edemeyecek ve onları da kaybedebileceğini düşünebilecektir.
Kaybetme korkusu olan çocukların okula alışması diğer çocuklara göre daha geç olacaktır. Ailesinde sözel ya da fiziksel şiddete uğrayan çocukların da okula uyumu zor olabilir. Girdiği yeni ortamdaki insanlara güvenmekte zorlanabilir. Okuldaki öğretmen ya da arkadaşlarından zarar göreceğini düşünebilir. Evine hırsız giren bir çocuğun okula da hırsızın gelip onu kaçırabileceğini düşünebilir. Halledilmemiş travmalar çözülmedikçe çocuğunuzun okula alışması da gecikebilir. Bu travmaların bir uzman yardımıyla çözülmesi gerekmektedir.
Aile içi farklı kararlar ayrılma sürecini olumsuz etkileyebilir.
Çocuk gelişiminde tutumların yakın olması gerektiğini mutlaka duymuşsunuzdur. Çocukların davranış problemlerinin temelinde anne-babanın farklı yetiştirme tutumları olabilir. Okula uyum sürecinde olan çocuğunuz için tutumlarınızın yakın olması çok önemlidir.
Aileden birinin “bugünde gitmesin okula” gibi ifadeleri çocuğun uyumunu zorlaştırıyor. Çocuğun okula gitmesini istemeyen nine/dede/bakıcılar da süreci olumsuz etkilemektedir. Çocuğa belirli yaşa kadar bakan nine-dedeler de okula başlamasını erteleyebiliyorlar. Çocuk onlardan aldığı mesajla okula gitme-gitmeme arasında kalabiliyor. Aile kararlı olsa bile nine-dedelerin çocuktan ayrılmak istememesi ve okula başlamalarını istememesi sonucu da çocuklar okula alışmakta zorlanabiliyor.
Okula başlama sürecinde hayatınızdaki değişimlere dikkat edin!
Okula başlamadan önce taşınma, kardeş doğumu, boşanma gibi durumların olması uyum sürecini zorlaştırmaktadır. Çocuk hayatında kontrol edemediği ve değişen bir hayat içinde yeni bir ortama girmek istemeyebilir. Bu süreçte çocuğun okula alışmakta zorlanmasını anlamak gereklidir. Yetişkinleri bile etkileyen bu değişimler çocukların hayatını daha da fazla etkilemektedir. Okula başlamak çocuklar için büyük bir değişimdir. Çocukların aynı anda birçok değişimle baş edebilmesi oldukça güçtür. Her insanın rutini bozulduğunda kendini gergin hissedebilir. Çocuklarında rutini bozulduğunda kaygılı ve gergin hissedebilirler. Bu yüzden değişimlerle ilgili önceden iyi bir açıklama çok önemlidir.
Kaygısı ile baş edebilen anne baba ve çocuk okula daha kolay alışabilir.
Bir çocuk kaygılıysa ya ailesinde kaygılı biri vardır ya da bir travması olabilir. Aynı zamanda genetik faktörlerden kaygılı olabilmektedir. Genellikle anne-babanın kaygısı çocuğa geçer. Kaygılı çocuklar her yeni ortama girerken tehlikede hissedebilirler. Bir de okulla ilgili kaygılı söylemler varsa kaygısı daha da artabilir. Kaygılı çocuğu rahatlatmak ve güvende hissettirmek çok önemlidir. Kaygılı ebeveynin kaygısının çocuğa geçeceğinin farkında olmak gerekir. Anne-babalar kaygılarını kontrol edip sakin olmayı başaramadıkça çocuklar da kendilerini sakinleştiremez.
Okul birçok uyaranın bulunduğu yeni bir ortamdır. Bu süreç her çocuğu biraz kaygılandırabilir. Ancak kaygılı çocuklar bu yeni ortamda panikleyebilir. Diğer çocuklara göre abartılı ve şiddetli davranışlar gösterebilirler. Okulda her an başına kötü bir şey geleceğini düşünebilirler. Anneden ayrı kaldığında kolay kolay sakinleşemezler. Bir sonraki gün okula gitmek istemezler, bedensel yakınmalar başlar ve kabuslar görmeye başlarlar. Kaygılı çocukların kaygı mekanizması bozulmuştur. Endişe duyacağı yerde dehşete kapılabilirler. Çocukların kaygılarının nedeni sadece aile ya da travmaya bağlamamak gerekir. Genetik faktörlerin etkisi de unutulmamalıdır. Önemli olan kaygılı bir çocuğa nasıl davranacağınızı bilmektir. Okula alıştırmak için neler yapılabileceği üzerinde durmaktır.
Diğer yazımızda da anne babalar bu süreçte neler yapabilir?konusunu ele alacağız.
İTK PDR BÖLÜMÜ