Bir resmin içine girmek istediğiniz oldu mu hiç? Kulağa hayal gibi gelse de en ünlü modern başyapıtlarda yer alan bazı yerler gerçek hayatta da mevcut. Hatta bir kısmı kapılarını ziyaretçilere açmış durumda.
Fransa’nın güneyindeki bir kafeden Amerika’daki bir kır evine kadar tüm bu lokasyonlar, Vincent van Gogh, Claude Monet ve Edvard Munch gibi dünyanın en iyi ressamlarına ilham vermeyi başardı. İşte bu yerlerden en bilinenleri:
Ressam Vincent van Gogh, Fransa’nın güneyinde oldukça renkli bir şehir olan Arles’i 1888 yılında ziyaret etti. Kendine özgü tarzını burada geliştiren sanatçı, Café Terrace at Night isimli eseri dahil olmak üzere en bilinen resimlerinin bazılarını yine burada tamamladı.
Resimde, şehrin merkezinde bir meydan olan Place du Forum’da bir Eylül akşamını görüyoruz. Bugün,Le Café La Nuit adını alan sarı tenteli kafeyi ziyaret edebilir, sanatçının kafenin hemen yanına şövalesini yerleştirdiği yeri bile görebilirsiniz.
Tıpkı Van Gogh gibi ressam Paul Cézanne da Fransa’nın güneyinden ilham alan bir sanatçı. Ancak Paul Cézanne’ın farkı burada doğup büyümüş olması ve hayatının büyük bir kısımını da bu bölgede geçirmiş olması. Aix-en-Provence bölgesindeki eski bir çiftlik evini güneşli bir stüdyoya çeviren ressam, pek çok ünlü resmini burada tamamladı. Buna Biblolu Natürmortisimli eseri de dahil.
Bugün Aix-en-Provence bölgesinde sanatçının stüdyosunu ziyaret etmek mümkün. Stüdyo, Cézanne’ın mobilyalarına, boya ve natürmort malzemelerine de ev sahipliği yapıyor.
Cézanne, 1882 ve 1906 yılları arasında en az 30 resmini Sainte Victoire Dağı bölgesinde, stüdyosunun yakınındaki bir tepede yaptı. Bugün bölgede “Cezanne Rotası” adı verilen özel bir tur yapılıyor.
Empresyonist ressam Claude Monet, 1883 yılında Fransa’nın kuzeyindeki Giverny’de bir evde yaşadı. Sanatçı burada en muhteşem eserlerine imza attı: Japon Köprüsü ve Nilüferler. Bugün sanatçının ünlü bahçesi ve aynı zamanda evi yılda 500,000’den fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapan çok turistik bir yer.
Giverny’de geçirdiği dönemde Monet sık sık Londra’yı ziyaret etti. Gökyüzünün değişen renklerini ve Thames nehrine vuran yansımasını deneysel olarak keşfettiği 25 Westminster Sarayı resmi çizdi. Monet’nin bu eserlerinin St. Thomas Hastanesi’nin terasından yaptığına inanılıyor.
Tekne Gezintisinde Öğle Yemeği, Pierre-Auguste Renoir’ın en ünlü eserlerinden biri. 1882 yılından beri övgüyle anılan resimde, Paris’in dışında yer alan Chatou Island’daki bir restoran olan Maison Fournaise yer alıyor. Bu restoran bugün empresyonizm hayranlarının en popüler uğrak yerlerinden biri. 1990 yılında yeniden açılan restoranın nehre bakan balkonunda yemek yemenin tadını çıkarmak mümkün.
Oslo kentindeki Ekeberg Tepesi’nde yer alan Valhallvegen Yolu’nda yaşadıklarını şöyle anlatıyor ünlü ressam Edvard Munch: “Bir akşam bir yolda yürüyordum. Bir tarafımda şehir, aşağıda fiyord vardı. Yorgun ve hasta hissediyordum. Durdum ve aşağıdaki fiyorda baktım. Gün batıyordu, bulutlar kan kırmızısıydı. Doğadan geçen bir çığlık sesi hissettim. Sanki bir çığlık sesi duymuşum gibi geldi. Bu resmi yaptım. Bulutları kan renginde boyadım. Sanki renk feryat ediyordu. Bu da Çığlık oldu.”
Grant Wood’un 1930 yılında yaptığı Amerikan Gotik, sanatçının en bilinen eserlerinden biri. Somurtkan bir adam ile bir kadının yer aldığı resimdeki beyaz ve küçük ev, Charles Dibble’ın sahip olduğu bir kır evi olan Dibble Evi olarak biliniyor. Amerika, Iowa, Eldon’da yer alan evin bugün bir müzesi ve ziyaretçi merkezi bulunuyor.
Kaynak: https://mymodernmet.com/settings-of-famous-paintings/2/